Avcı Türkler | Avcı ve Atıcı Platformu. Portal
Portal
09-12-2021, 02:59 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 830
  • Balık kovası
  • Güneş gözlüğü
  • Güneş kremi
  • Şapka
  • El dezenfektanı
  • Sinek kovucu sprey ya da krem
  • Yağmurluk
  • Şemsiye
  • Havlu ya da bezler
  • El feneri
  • Yara bandı
  • Termosta yiyecek ve içecek
  • Çöp Torbası
  • Kitap, dergi, gazete
  • Yedek elbise

[Resim: balik-avi-teknikleri-malzemeleri-ihtiyac...tasi-5.jpg]
09-12-2021, 02:59 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1631
  • Deniz sakin bir durumdaysa yakınlardaki balıklar sizden ürkebilir.
  • Yakalamak istediğiniz balıkları, daha en başından kaçırmamak için avlanacağınız yere oldukça sessiz yaklaşmalısınız. Bu konuda belki, avına sakince yaklaşan aslanları bile örnek alabilirsiniz.
  • Gün ışığında avlanacaksanız, bu durumda oltanızı mümkün olduğunca uzağa atmayı denemelisiniz.
  • Levrek ve çipura gibi iri balıklar yakalamak istiyorsanız, oltanızla kayalıkların derinlerine inmeniz gerekebilir.
  • Hava durumunu kontrol etmeyi de unutmamalısınız.
  • Yanınızda küçük bir şişe amonyak bulundurmanız da oldukça önemli. Zehirli balık yakaladığınızda sizi sokabilir ve amonyak kullanmanız gerekebilir.
  • Bir avlakta balık tutma oltası atıp 20-30 dakika beklediyseniz ve hiç sonuç alamadıysanız, yer değiştirebilirsiniz.
  • Gece avlanmaya çıkıyorsanız, sessizlik kuralını burada da unutmamalısınız.
  • Örgü misinaları elinizle çekmemeye özen göstermelisiniz, olası kazaları önlemek için misinanızı her zaman kamış veya makara yardımıyla çekmelisiniz.
  • Yakaladığınız balıkları koymak için saz sepetleri kullanabilirsiniz. Sepetinizi deniz suyuyla ıslatın ve içerisine bir sabun çuvalı yerleştirin. File formunda olan bu çuvalı, zaman zaman denizde ıslatabilirsiniz.
  • Takımlarınızı balığa çıkmadan önce akşamdan hazırlamanız gerekir.
  • Çantanızda bir eldiven ve yan keski bulundurmanızda fayda var. Eldiven kullanmayı ihmal etmemelisiniz, yan keskiye ise her zaman ihtiyacınız vardır.
  • Avlanırken yemlerin doğru şekilde muhafaza edilmesi önemlidir. Bu sebeple yemlerinizin hepsini paketinden çıkarmamaya özen göstermelisiniz.
  • İhtiyacınız kadar yem alıp diğer yemleri, derin dondurucuda daha sonra kullanmak üzere saklayabilirsiniz.
  • Balık av malzemeleri, her avlanmadan sonra temizlenmeli ve düzenlenmelidir.

[Resim: balik-avi-teknikleri-malzemeleri-ihtiyac...tasi-4.jpg]
09-12-2021, 02:58 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1058
Balık avlama teknikleri arasında en yaygın kullanılan teknik bilindiği üzere olta ile avlanma tekniğidir. Olta ile avlanırken öncelikle yapmanız gereken balık tutmak için balık avlak yerleri belirlemektir. Yer belirlerken dikkat etmeniz gereken bir detay var: seçeceğiniz yerde suyun dibini az da olsa görebiliyor olmanız da önemli.
Balık tutarken suni yem ya da canlı yem kullanabilirsiniz. Hangi balığı yakalamak istiyorsanız o balığa göre yem seçmeniz gerekir. Savurma olta takımları adı verilen oltalar kıyıdan avlanma için en uygun olta takımlarıdır.

Balık tutmak için ilk aşamada uymanız gereken kuralları maddeledik!
  • Yakalayacağınız balık türüne göre iğne seçimi yapmak
  • Olta bedenini, ana misinadan ince seçmek
  • Misinanın avlanma sırasında burulmasını önlemek için fırdöndü kullanmak
  • Büyük balık yakalarken, olta takımının kopmaması için önlem almak
  • Kıyılarda çok büyük balıkların yakalanması oldukça nadirdir. Bu nedenle en fazla 250-300 gram ağırlığında balıklar yakalayabileceğinizi bilerek işe başlayıp fazla ümitlenmemeniz en doğrusu.

Balık Çeşitlerine Göre Av Teknikleri
  • Çipura, karagöz, melanur, minekop gibi balıkları yakalayabilmek için: Kısa pala çelik iğneler kullanabilirsiniz.
  • Diğerlerine göre nispeten büyük balıkları, taşlık sahillerde ya da kayalıklı meralarda yakalamanız olasıdır.
  • İstavrit, izmarit, mercan gibi küçük balıkları yakalamak için ise: 7, 8, 9 numaralı ince çapraz iğneler kullanabilirsiniz.
  • Usta balıkçıların yaptığı küçük bir numarayı da hatırlatmamak olmaz: Usta balıkçılar her zaman ince misina kullanırlar. Bu sayede yemlerin gerçekçiliği artar ve balık yakalama olasılığınız da yükselir.
  • Oltayla balık avı yapmak, her zaman kolay olmayabilir. Bazen çok fazla beklemeniz gerekebilir.
  • Bu yüzden balık yakalayamadığınızda ümidinizi kesip vazgeçmemelisiniz.
  • Sadece balık avlamaya çıkmak bile size bir terapi gibi gelebilir. Bu konuda balık tutma püf noktaları az sonra size yardımcı olacaktır.

[Resim: balik-avi-teknikleri-malzemeleri-ihtiyac...tasi-3.jpg]
09-12-2021, 02:57 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1040
SHORE FISHING - KIYI BALIKÇILIĞI

Kıyı balıkçığı isminden de anlaşılacağı üzer deniz, göl yada akarsu kıyısından yapılan balıkçılığa denmektedir. El oltası veya makaralı olta kullanılarak yapılmaktadır.

Amatör balıkçılıkta en çok tercih edilen yöntemdir. En basit örnekle; bir makara misina, bir adet iğne ve iğneye takılacak yem bulunduktan sonra her türlü deniz kıyısından av gerçekleştirilebilir.

Kıyı balıkçılığı isminden de anlaşılacağı gibi oltanın kıyıdan denize doğru savrulması ile gerçekleştirilir. Bunun için kamış-makina kombinasyonu kullanılabileceği gibi yere açılan misinayı elle atarakta balık tutulabilir.

Makaralı Olta İle Kıyıdan Balık Avı

Bunun için ilk başta bir olta takımı (kamış+makina) temin etmek gerekiyor. Ortalama bir takım olarak 50 kafa bir makina ve 300cm uzunluğunda bir kamış işimizi görecektir. Avlamak istediğimiz balığın boyuna göre, makinamıza 0.25-0.40mm arası misina sarmalıyız. Eğer 0.25mm'den ince misina kullanırsak oltayı savururken kopmalar yaşayabiliriz, 0.40mm misinadan kalın misinalarda atış mesafemizi çok kısaltacaktır. 0.25-0.40mm misina aralığı en genel misina kalınlık tercihidir.

Misinamızı makinamıza sardıktan sonra tutmak istediğimiz balığa özel olta bedeni hazırlamamız gerekmektedir. Zargana balığı tutmak istiyorsak eğer şamandıralı takım, mezigt balığı istiyorsak 4 köstekli dip takımı, kefal balığı istiyorsak kıbrıs sarması gibi. Her balığın ayrı avlanma metodu ve kullanılan takımı vardır. Bunları zamanla araştırarak, ava gittikçe etrafımızdaki diğer balıkçılardan görerek öğrenebiliriz.

Her balığın avı ayrı takımlarla yapıldığı gibi her balık farklı yemleri sevmektedir. Kefal balığı ekmek ile tutulurken çipura balığı yengeç ile tutulmaktadır. Bunları araştırdıkça öğrenebilirsiniz.

Kıyıdan balık avına giderken olta malzemelerimizi (yedek misina, iğne, kurşun, şamandıra) organize olarak koyabileceğimiz bir adet takım çantamız ve yakalanan balıklarımızı veya yemlerimizi koymak üzere bir adet kovamız yanımızda mutlaka bulunmalıdır. Eğer taşıma sıkıntımız yok ise oltamızı suya attıktan sonra gergin bir şekilde yaslayabileceğimiz bir adette tripod (kamış dayanağı) götürmekte fayda vardır, yeni aldığımız oltamızı olup olmadık yerlere yaslayıp düşürüp çizdirmek istemeyiz. Eğer büyük balık hedefliyorsak yakaladığımız balığı kıyıya alabilmek için bir adette kepçe gereklidir. Bu saydığım ihtiyaçları balık avına gidip geldikçe siz belirleyeceğiniz için daha fazla detaya girmiyorum.

El Oltası İle Kıyıdan Balık Avı
Bir adet kasnak ve kasnağa sarılı 100m misina ilk başta yeterlidir. El oltasının dezavantajı oltamızı atıp toplarken misinayı karıştırabilme ihtimalimizin yüksek olmasıdır. Avantajı ise elimizde tutacağımız oltamızdaki en küçük tıkırtıları bile hissedebilecek olmamızdır. Avlanılacak yeri seçerken dikkat etmemiz gereken husus oltamızı attığımız bölgenin derin olmasıdır. Kamış ile savrulan bir takım ile el ile savrulan bir takımın gittiği mesafe çok farklıdır. El oltası ile asla kamışla atabildiğimiz mesafelere ulaşamayız. Eski usta balıkçıların en çok tercih ettikleri gerçekten zevkli olan bir yöntemdir el oltası ile avcılık.

Balıkçılık
İnsanların en eski çağlardan bu yana balık avladıkları bilinmektedir. Günümüzden 5.000 yıl öncesinden kalma, kemikten yapılmış ve bugün kullanılan örneklerine benzeyen iğneler bulunmuştur.

Çinliler M.Ö. 3.000 yıllarında, tuzlu su doldurulmuş havuzlarda kefal üretiyorlardı. Eski Romalılar da havuz ve akvaryumlarda sazan ve tatlı su kefali yetiştiriyorlardı. Bu yöntemlerle balık yetiştirme ortaçağın sonlarına kadar sürdürüldü, ama bu tarihlerde terk edildi. Ancak 19. yüzyılda, Fransız hükümetinin balık üretimini başlatmasıyla yeniden gündeme geldi.

Bugün dünyanın birçok ülkesinde, sofrada tüketilmek üzere büyük çapta balık üretimi yapılmaktadır. Havuzlarda en çok sazan, alabalık ve sombalığı üretilir. Havuzlarda ayrıca soyu azalan balık türleri de yetiştirilmektedir. Tatlı su balıklarının üretiminde iki ayrı yöntem uygulanır. Örneğin sazan, besinini sudaki doğal ortamdan sağlayabileceği büyük göletlerde üretilir. Alabalık üretiminde, dar ve uzun ya da yuvarlak bir havuzdaki küçük bir alanda yüzlerce balık bir arada tutularak daha iyi sonuç alınır. Ama bu havuzlarda balıkların yemle beslenmesi ve gerekli oksijeni sağlayabilmek içinde suyun belirli aralıklarla değiştirilmesi gerekir. Başta Japonya olmak üzere çeşitli ülkelerde tuzlu su balıkları için denizlerde de üretim çiftlikleri kurulmuştur.

İstiridye, midye ve pavurya gibi öbür deniz hayvanları da bazı kıyı sularında yetiştirilmektedir. Doğal yolla üremiş larvalar ya da deniz üretim çiftliğinde yetiştirilmiş yavrular, uygun koşullara sahip bir ortama bırakıldığında çoğalabilir. Bazı Uzakdoğu ülkelerindeki deniz çiftliklerinde büyük çapta teke ve karides üretilir.

Tatlı Su Balıkçılığı
Makaralı oltalar bulunmadan önce, misina bir mantar ya da tahta parçasına elle sarılırdı. Balık oltaya takıldığında balıkçı seri hareketlerle balığı kıyıya çekerdi. Ama bu tür avlanma kolay değildi, misinanın dolaşması, düğüm olması gibi sorunlar yaşanırdı.

Oysa makaralı oltayla avlanmak çok kolaydır. Makara misinanın sarılmasını ve gerekirse gevşetilmesini kolaylaştırmıştır. Örneğin oltaya yakalanan balık sert hareketlerle direnirse makaradaki misina boşaltılarak balığa yol verilir. Balığın yorulup hareketlerinde yavaşlama görülünce, misina yeniden makaraya sarılarak balık çekilir. Ama makaralı oltayla balık avlarken, misinayı ne zaman boşaltıp ne zaman makaraya saracağını bilmek gerekir. Ayrıca misinanın da bir dayanma gücü vardır. Hızlı bir akıntıda balığın çekiş gücü karşısında bunu da hesaba katmak gerekir. Büyük bir balık yakalandığında, onun direnme gücünü kırmak için arada bir misinayı gevşetmek ve balığa yol vermek gerekir. Bunun sonucunda yorulan balık daha kolay çekilebilir.

Avlanmanın önemli noktalarından biri, uygun olta iğnesi seçmektir. Avlanacak balığa göre, değişik büyüklük ve biçimlerde iğneler vardır. Ama bütün olta iğnelerinin ucunda, balığın ağzına saplandıktan sonra çıkmasını engelleyen bir damak (çengel) vardır. İğnelerin sapında da genellikle bir halka bulunur. Hayvan bağırsağından, naylon ya da çelik telden yapılmış "köstek" bu halkadan geçirilerek iğneye bağlanır.

Balıklar çeşitli yemlerle avlanır. Canlı ya da cansız yemler, iğnenin ucundaki damağa geçirilir. Balığın doğal besini olan böcekler, solucanlar, küçük kurbağalar ya da avlanacak balığa göre çok küçük balıklar, en çok kullanılan canlı yemlerdir. Cansız yem olarak ise hamur, ekmek içi, haşlanmış buğday, peynir gibi yiyecekler ya da tüy parçası, yapay sinek gibi yapay yemler kullanılır.

Oltayla balık avlamak ustalık ister. Avlanacak balığın bulunabileceği yeri, suyun yüzeyinde ya da dibinde mi olduğunu bilmek gerekir. Öte yandan oltayı balığın yem aradığı yere atabilmek ya da indirebilmek gerekir. Örneğin somon balığı ve alabalık dışındaki bütün tatlı su balıklarını avlamak için olta dibe bırakılır. Somon balığı, alabalık, gölgebalığı, tatlı su kefali ve kızılkanat avlamada yaygın olarak sinek oltası kullanılır. Yapay sineği uzağa atabilmek için kamışın çok esnek olması, ucunda da kalınca bir misina bulunması gerekir. Oltanın ucuna bağırsak ya da naylondan yapılmış 2-3 metre uzunluğunda bir beden, bedenin ucundaki iğneye de tüy parçaları, kürk, ipek ve parlak tellerden yapılmış yapay sinek bağlanır bu şekilde balık avlanır.

Amatör Deniz Balıkçılığı
Amatör deniz balıkçılığında da tatlı su balıkçılığında kullanılan olta takımlarının hemen aynısı kullanılır. Ama kamış ve misinaların daha sağlam olması gekekir. Oltanın iyice derine inebilmesi için daha ağır kurşunlar (iskandil) ve iri balıkları da yakalayabilmek için daha büyük iğneler kullanılmalıdır. Dipte ya da dibe yakın derinliklerde yaşayan mezgit, morina ve yassıbalıkları avlamak için yem olarak karides, midye ve solucan tercih edilir. Uskumru ve lüfer ise, hareket halindeki tekneden kaşıkla ya da doğal yemle tutulur.

Deniz balıkçılığında köstekli olta da çok kullanılan olta tiplerinden biridir. Bu oltanın ucundaki iskandilli bedenine, belirli aralıklarla pirinç telden yapılmış köstekler bağlanır. Bu oltanın adı da bu kösteklerden gelir. Kösteklere kısa misinalar, misinaların ucuna da iğneler takılır. Köstekli oltayla balık avlamada canlı yemler kullanılır. Avlanma sırasında olta gergin tutulur ve balık yeme atladığı anda olta hafifçe silkelenerek balığın iğneyi yutması sağlanır. Sonra balığın iğneden kurtulmasına fırsat vermeden hızla çekilir.

Denizlerde balık avlamada çok yaygın olarak kullanılan çapari de bir tür köstekli oltadır. Ama çaparide canlı yem kullanılmaz, onun yerine genellikle hindi, kaz ve tavuk tüyü gibi yapay yemlerden yararlanılır. Çapari, bir olta (makaraya ya da mantara sarılmış misina), misinanın dolaşmasını engelleyen bir fırdöndü, fırdöndüden iskandile kadar uzanan ve gene misinadan yapılan bir beden ile en uçtaki iskandilden oluşur. Bedenin üzerine, belirli aralıklarla, uçlarına iğne takılmış kısa misina parçalarından köstekler bağlanır. İstavrit gibi küçük balıkları avlamada 10 köstekli (10 iğneli) bir çapari yeterlidir. Ama çaparideki köstek sayısı palamut avında 35'e, torik ve kofana denen iri palamut ve lüfer avında 55'e kadar çıkar.

Kılıçbalığı, orkinos ve tarpon gibi, bazılarının ağırlığı yarım tonu bulan büyük deniz balıkları da hareketli bir tekneden oltayla avlanabilir. Bunun için çok kalın ve sağlam bir kamış ve uzunluğu en az 360 metre olan misina gerekir. Bu tür avlanmada balıkçı kamışın ucunu, beline taktığı özel bir kemere oturtur. Oltaya yakalanan bu kadar ağır balıkları çekmek ve onların direnme gücüne karşı koyabilmek kolay değildir. Onun için yakalanan balık yoruluncaya kadar tekneyle izlenir. Uzun bir süre yol alındıktan sonra balıkçı misinayı makaraya sararak balığı tekneye yaklaştırır. Yakalanan balık ya tekneye alınır ya da teknenin yedeğinde limana kadar çekilir.

Ernest Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz adlı romanında, oltayla büyüm bir balık yakalayan yaşlı bir balıkçının, bu balığı kıyıya çekebilmek için verdiği mücadele ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
09-12-2021, 02:53 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1801
Kış soğuğu tamamen başlamadan önce köpeğinizin sağlıklı ve güvenli bir kış geçirmesini sağlamak için genel birkaç önlem almak iyi bir fikirdir. Köpeğinizi, kış gelmeden Veteriner hekiminize götürerek,  muayenesini yaptırmanız, önceden beri devam eden sağlık sorunu olup olmadığını kontrol ettirmeniz önemlidir.

Uygun bakım da kış aylarında sağlıklı kalmanın önemli bir parçasıdır. Ağır ve keçeleşmiş tüy, köpeğinizin derisini aşırı soğuklardan yeterince korumaz. Köpeğiniz dışarıda çok zaman geçiriyorsa kulaklarını ve patilerini donma ihtimaline karşı düzenli olarak kontrol edin. Kışın ayak tabanları arasında bulunan tüylerin kesilmiş olması, ayak parmakları arasında buz birikmesini en aza indirmek için önemlidir.

Soğuk havalarda dış mekan etkinlikleri

Köpeğinizin kilo almasını önlemek, stresli ve isteksiz olma riskini en aza indirmek için uygun bir egzersiz rutinini koruması önemlidir. Özellikle yavru köpekler, uygun egzersiz yapmayıp yavru olmanın verdiği enerjiyi yakmazlarsa bazı davranış problemleri geliştirebilirler. Bunlar arasında mızmızlanma, aşırı havlama, kazma, çiğneme, ısırma veya fazla sert oyun oynama gibi problemler bulunur.

Arka bahçede kısa süre oynamak yerine parkta gezintiye çıkarak veya doğayı keşfederek dış mekan eğlencesini daha heyecanlı kılın. Farklı bir yürüyüş parkuru kullanmak bile yeni görsel uyaranlara ve kokulara maruz bırakarak köpeğinizin duyularını canlandırır. Parkura engel koyma veya yeni oyuncaklarla tanıştırma gibi farklı oyun etkinlikleri bulabilirsiniz. Önemli olan soğuk aylarda köpeğinizi aktif tutmaktır. 

Aktivite seviyesine ve vücut tipine göre besleme

Genel bir kural olarak, yavru köpekler ve genç köpekler daha fazla kalori yakar, bu nedenle enerji gereksinimleri daha yüksektir. Enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kaliteli protein ve yağ içeren bir diyet seçin. Daha yaşlı ve daha az aktif köpeklerin enerji ihtiyacı daha düşüktür ve buna uygun biçimde uyarlanmış beslenme uygulanması gerekir.

Küçük köpeklerin her gün aldıkları gıdanın her gramından, daha büyük köpeklere göre daha fazla enerji almaları gerekir. Köpeklerin sağlığına, aktiflik seviyesine ve yaşına bağlı olarak değişen yiyecek ihtiyaçları olduğunu unutmayın.

Büyüklükleri, ırkları veya yaşları ne olursa olsun, gerek iki bacaklı gerekse dört bacaklı hayvanlar, soğuk kış aylarında kalori alımlarını sezgisel olarak artırır, bu nedenle köpeğinizin düzenli bir egzersiz programı sürdürmesi önemlidir.

Hava ile ilgili sıkıntılar nasıl belirlenir?

Köpeğiniz soğuk havadan kaynaklanan olumsuz etkilere, sizden daha fazla hassastır.

Her ne kadar birçok köpek düşük ısılarda onu sıcak tutacak sert bir kürke sahipse de, bazı kısa tüylü ırklar, küçük köpekler, yavru köpekler ve yaşlı köpekler bir kazak veya yeleğin sağladığı ilave sıcaklıktan yararlanabilir. Su geçirmeyen kumaştan yapılmış, hayvanın vücuduna sıkıca oturan, ancak gövde ile kumaş arasında sıcak hava dolaşımına izin veren bir giysi seçin.

Köpeğinizin kışın soğuğundan olumsuz yönde etkilendiğine dair önemli işaretlere karşı çok duyarlı olun. Bu işaretler arasında gözle görülür titreme, sinme, ayaklarını sürekli yerden kaldırma ya da sürekli içeri girmeye çalışma sayılabilir. Şu ana kuralı unutmayın: hava sizin için soğuksa, evcil hayvanınız için de soğuktur.
09-12-2021, 02:51 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1001
Yavru köpeğinizi sütten kesilir kesilmez ve doğduğu yere çok alışmadan almanız en doğrusudur. Yavru köpeğinizi evinize getirmenin en ideal zamanı 6-7 haftalık olduğundadır. 6 haftalık bir köpek, kuru mama yiyebilecek kadar büyük, sizinle dostluk kurabilecek kadar da küçüktür.
Yavru köpeğinize isim vermekte gecikmemelisiniz. Onu ismiyle çağırmaya başlayın. İsmini öğrenmesi ve çağırdığınızda yanınıza gelmesi kolaylaşacaktır
 
 
Yavru köpeğinizin ihtiyaç duyacağı malzemeler:
[Resim: kopekbakim2.jpg]
Mama ve Su Kabı: Temizlenmesi kolay ve ters dönmeyecek kadar ağır olmalıdır. İri ırk köpeklerde yerden yükseğe konabilecek yemek kapları seçilmelidir.
Tarama Araçları ve Banyo: Köpekler yılda 2 kez tüy değiştirler. Tarama ve fırçalama köpeğinizin deri ve tüy sağlığı için büyük öneme sahiptir. Uzun tüylü köpekler için tel fırçalar, kısa tüylü köpekler için eldiven fırçalar yararlı olabilir.
Köpeğinizi yıkamak için kullanacağınız şampuanın önemi büyüktür. Yanlış seçim ile birlikte  köpeğinizin tüy ve deri sağlığı bozulabilir. Köpekler için özel üretilmiş köpek şampuanı kullanmalısınız. Yıkama sıklığınız en fazla 3-4 haftada bir olmalıdır. Köpeğiniz sık yıkandığında deri PH’sı bozulur, aslında koruyucu olan yağ tabakası kaybolur. Köpeğiniz  mantar , uyuz gibi hastalıklara karşı daha duyarlı hale gelebilir.
Boyun Tasması ve Gezdirme Kayışları: Yavru köpeğinizin ilk aşı programı bittikten sonra düzenli egzersiz ve yürüyüşler yapmanız gerekecektir. Köpeğinizin büyüklüğüne ve kilosuna uygun olarak tasma ve gezdirme kayışı seçimi yapılmalıdır.
Oyuncak: Yavru köpekler günlük egzersiz ve düzenli oyun zamanlarına ihtiyaç duyarlar. Oyun  siz ve yavru köpeğiniz arasındaki önemli bir etkileşimdir. Oyuncak seçiminde  dikkat edeceğiniz nokta; oyuncak köpeğiniz tarafından ısırılıp kemirilebilir ancak parçalayıp yutamayacağı nitelikte olmalıdır. Git-getir, kovalamaca, saklanma-bulma, takip etme gibi oyunlar yavru köpeğiniz için eğlencelidir.
Diş bakımı ve diş değişim dönemi:
Yavru köpeğiniz 4-6 aylığa kadar süt dişlerini döker. Yerine hayat boyu kalıcı olan ana dişler çıkar. Bu dönemde diş kaşıntısı çok fazla olacağından her şeyi kemirecektir. Kalın halat şeklinde düğümlenmiş, uçları püsküllü olan diş ve oyun ipleri, doğal malzemelerin işlemden geçirilmesiyle elde edilmiş yapma kemikler kullanılabilirsiniz. Kalıcı dişler çıktıktan sonra mutlaka diş bakımına daha fazla önem gösterilmelidir. Normalde tartar oluşumu 1,5 yaşında başlar ancak diş fırçalamaya yavruyken alıştırılmalıdır. Köpekler için özel olarak üretilmiş diş  fırça ve macunları kullanılmalıdır.
[Resim: kopekbakim3.jpg]


Sosyalleşme:  Köpekler sosyal canlılardır. Her zaman yeni dostluklar kurmaya heveslidirler. Köpeğinizin 2-4 aylık dönemi ana sosyalleşme dönemidir ve köpeğin psikolojisinde  çok büyük önem taşır. Bu kritik  dönemde karşılaştıkları  ya da kötü tecrübe ettikleri her şey onlar için erişkin yaşamlarında korkuyla tepki verdikleri davranışlara dönüşebilir. Bu nedenle köpekler, her türlü insanla (kadın, erkek, çocuk, bebek), diğer evcil hayvanlarla (kedi, köpek, kuş), her çeşit taşıtla (otobüs, motor, bisiklet)  bu aylarda tanıştırılmalıdır ve çağrışımlarının daima pozitif olmasına dikkat edilmelidir.
 
Beslenme: Yavru köpeklerin gelişim ve büyüme döneminde  ekstra besin ve kaloriye  ihtiyaç  duydukları saptanmıştır.
Köpeğinizin maması, bu dönemde ihtiyaç duyacakları proteinleri oluşturan aminoasitleri, kalsiyum ve fosfor gibi gerekli olan besin maddelerini doğru ve dengeli miktarda içermelidir.
Köpeğinizin yemesi gereken  mama, köpeğinizin yaşına ,ırkına ve kilosuna göre belirlenir. Beslenme ile ilgili mutlaka hekimlerimizen destek almalısınız.
Aşılar : Yavru köpeğinizin rutin olarak mutlaka veteriner hekim kontrolünden geçmelidir. Hekimlerimiz , yavru köpeğinizin yaşına , ırkına ve yaşam alanına uygun bir aşı programı belirleyecektir. Yavru köpeğinizin aşı programı, 45 günlük olduğunda başlamalıdır.
İlk aşıları bittikten sonra üç  ayda bir iç paraziter  uygulamaları ve senede bir defa kuduz, karma ve boğmaca aşılarının tekrarları uygulanmalıdır.
Köpeğinizin yavru aşı programı bittikten   sonra  düzenli yürüyüşlere  çıkacağından dış parazit mücadelesi de önem kazanmaktadır. Bunun  için  düzenli kene ve pire damlaları uygulanmalıdır.
09-12-2021, 02:49 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 841
KÖPEK SAĞLIĞI VE BAKIM
Her canlı varlık gibi köpekler de, yaşamlarını sağlıklı sürdürebilmek için, belirli ortam ve koşullara gereksinme duyar.
Barındıkları yerin sağlıklı yaşamalarına elverişli olup olmadığından tutun, gereksindikleri besin türü ve oranının karşılanıp karşılanmaması, temizlik ve bakımlarının yapılıp yapılmaması, hareket etme ve dolaşma olanağı bulup bulmamalarına değin pek çok etken, sağlıkları üstünde tesirler yaratır. her ne kadar dış koşullardan etkilenmeyen kişiler için it gibidir, ona bir şey olmaz! Derlerse de, köpekler, itinalı bakım isteyen nazik varlıklardır. barındırılmaları, beslenmeleri, bakım ve temizlikleriyle diğer gereksinimlerinin karşılanmasında titiz davranılmalıdır. ufak ihmaller, önemsiz gibi görünen savsaklamalar, bilgisizlikten doğan yanlış uygulamalar, köpek sahibinin büyük çaba ve emekle bile gideremeyeceği sakıncaların kaynağı olabilir. dolayısıyla, köpek bakımında ve onların sağlıkla yaşamalarında büyük önem taşıyan esas konulardan "barınma ve beslenme" üstünde ayrıntılarıyla durmaya çalıştık. şimdi de, büyük önem taşıyan diğer bir hususa, köpeğin bakımına değineceğiz.
Köpeğin bakımı:
  1. Köpek barınağının bakım ve temizliği
  2. Köpeğin vücut bakımı, temizliği ve egzersizleri olmak üzere iki ana bölümde ele alınabilir.

Köpek barınağının bakım ve temizliği
Köpek barınağının sadece sağlık koşullarına ideal oluşu yeterli değildir. kullanılan her konut gibi köpek kulübesi de vakit içerisinde kirlenir, aşınır. bakım ve temizlik gerektirir. daha önce de değindik, kullanma ve bakım açısından köpek kulübelerinin yeri büyük önem taşır. kulübe, köpeğin döküntü ve artıklarının ev halkını, eve gidip geleni rahatsız etmeyeceği kadar eve uzak, bakımının kolaylıkla yapılabileceği kadar yakın olmalıdır.  
  • Köpeğin kulübesi her gün temizlenmelidir.
  • Köpeğin minderi her gün dışarı alınmalı, silkelenmeli ve havalandırmalıdır.  
  • Kulübenin içi, tüy artıklarından, döküntülerden süpürülerek temizlenmeli, parazit bulunup bulunmadığı denetlenmelidir.  
  • On-on beş günde bir parazitlere karşı ilaçlama yapmak yerinde bir önlemdir.
  • Kirlenen, ıslanan minderlerin temizliğine, kuru ve rutubetsiz olmasına itina gösterilmelidir. Minderler gerektikçe değiştirilmelidir.
  • Kulübe çevresinin temizliğine en az barınağın temizliği kadar itina gösterilmeli, yiyecek, döküntü, tüy gibi artıklar itinayla toplanılarak bahçenin uzak bir köşesinde açılan çukura gömülmelidir. Böylece, insan sağlığına da zarar verebilecek olan parazitlerin neden olabileceği tehlikelerden korununmuş olur.
  • Kulübede vakit geçtikçe oluşabilecek çürüme, kırılma, çatlama, boyaların dökülmesi gibi arızalar savsaklanmadan giderilmelidir. akan bir dam, rutubet, su geçiren bir taban, yağmurların süzüldüğü, asalakların barındığı çatlak duvarlar büyük sorunlara yol açar.

Köpeğin Vücut Bakımı, Temizliği Ve Egzersizleri
Bakım, köpeğin sağlığını ve iş verimini olduğu kadar, görünümünü ve güzelliğini de tesirler. bakımı gereğince yapılan köpek, kendini daha ilk bakışta belli eder. tüylerinin parlaklığı ve düzeninden, hareketlerinin canlılığına, bakışlarındaki dikkat ve zekadan, davranışlarındaki güven ve uyuma değin her şey bunu yansıtır. hepsinden önemlisi, bakılan köpek sevilen köpek demektir, değer verilen köpek demektir. bu ise, bir köpeğin yetiştirilmesinde besin kadar önemli bir öğedir. köpek bakımı belirli başlıklar altında toplanabilir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Tüylerin Ve Derinin Bakımı: Köpek postlu bir hayvandır. Bu post, onun dış etkilere karşı korunmasını sağladığı gibi görünümünü güzelleştiren bir değer de taşır. Köpeklerin bir bölümünün tüyleri kısa, bir bölümünün orta uzunlukta, bir bölümünün ise olabildiğince uzundur. Doğal olarak uzun tüylü türler, daha büyük ve itinalı bir bakım gerektirir. Bilhassa tüy değiştirme vakti olan ilkbahar, ve sonbahar süresince, bu iş daha büyük bir önem kazanır. Lazım bakım yapılmadığı takdirde, köpeğin yaşadığı bütün çevre tüy döküntüleriyle dolar. Bu ise insanların sağlığı açısından büyük sakıncalar içerir. Köpek için ise başka açıdan önem taşır. Fırçalanmayan ve bakılmayan tüyler, köpeği rahatsız eder, kaşındırır. Onları kendi çabasıyla düşürmeye çalışır. Bu ise yaralanmasına, cildinin çizilmesine ve mikrop kapmasına yol açabilir. Bazı deri hastalıkları ortaya çıkabilir. Tüm bu sakıncaları önlemek, köpeğin sağlıklı bir cilde ve tüylere sahip olmasını sağlamak için, normal zamanlarda günaşırı, tüy dökümü süresince günde bir kez fırçalamak yararlı ve lazımdır. Ancak, derinin bu devre içerisinde son derece hassaslaştığı unutulmamalı, sert kıllı fırçalar kullanmaktan uzak durulmalıdır. Köpeğin özel bakım gerektiren bir tür olmadığı durumlarda, genel olarak şu şekilde bir yol takip edilebilir. Tüylerin fırçalanmasına baş üzerinden başlanılır ve orta sertlikteki kıl fırça ile hayvanın gerisine doğru sıkıca sıvazlanarak taranır. Sırt bölgesinin taranması bitince, göğüs yöresi ve köpeğin yanları aşağıya doğru ayaklara varıncaya değin tertipli sıralar durumunda fırçalanır. Bundan sonra kıllar çıkış yönünün tersine, bir kez daha fırçalanır. Bu tarayış, kıl diplerini güçlendirdiği, deriye masaj yerine geçtiği gibi, kıl diplerine yerleşmiş bulunmakta olan toz ve zararlı maddeleri de kabartır. Bundan sonra, tekrardan düzgün yönde bir fırçalama ile tüy bakımının birinci aşaması bitirilir. Islatıldıktan sonra sıkılarak suyu iyice alınan pamuklu bir bez parçası, eski bir fanila ile köpeğin tüyleri çıkış yönünde bastırılarak silinir. Göğüs, karın, bacak ve bacak araları iyice temizlenir. Bu arada deri iyice araştırılarak, kene, pire gibi zararlıların bulunup bulunmadığına bakılır. Şayet görülürse tedbirleri alınır.
Kısa Tüylü Köpeklerin Taranması: Kısa tüylü köpeklerin taranmasında kısa ve yumuşak kıllı fırçalardan yararlanılır. Sert ve uzun kıllı fırçalar kullanım bakımından elverişsiz olduğu gibi, köpeğin derisini de çizebilir. Bundan sonra tüylerin çıkış yönüne doğru yapılan fırçalanmayla tüm toz ve pislikler atılır. Köpeğin tüyleri tertipli, parlak ve sağlıklı bir görünüm kazanır.
Uzun Tüylü Köpeklerin Taranması: Uzun tüylü köpeklerin taranmasında, uzun ve sert kıllı fırçalardan yararlanılır. Böylece sık ve uzun tüylerin arasına girip onları temizlemek ve havalandırmak, düzenlemek olası olur. Bu hedefle, dişleri aralıklı taraklardan, tel fırçalardan da yararlanılabilir. Bilhassa kaniş gibi tüyleri kıvırcık ve sert olan çeşitlerin tüy bakımında böyle taraklar ve tel fırçalar lazımdır.
2. Dişlerin Bakımı: Genç ve sağlıklı köpeklerin dişleri beyaz, parlak ve diş taşlarından temizlenmiştir. Diş sağlığının, yaşla olduğu kadar beslenme ve bakımla da büyük ilişkisi vardır. Gelişme çağlarında kalsiyum ihtiyacı yeterince karşılanan köpeklerin dişleri kuvvetli ve sağlam olur. Erişkin olduğunda, gevrek, iri sığır kemiği verilen köpeklerin dişlerinde diş taşları oluşamaz ve dişler aşınmalara karşı direnç kazanır. Dişlerdeki renk sararması, kötü ağız kokuları her zaman diş taşlarından ileri gelmez. Kimi kere bunların sebebi sindirim bozukluklarıdır. Dişlerde görülen önemli arızalar ve diş taşları için kesinlikle bir veteriner hekime gitmek gerekmektedir. Ancak, kirli ve sararmış dişler, sertçe bir bezi limon suyuna batırarak silmek veya hidrojen perokside batırılmış bezle oymak suretiyle temizlenip beyazlatılabilir. Dişleri temizlemek amacıyla, kullandığımız türde diş fırçalarından da yararlanmak mümkündür.
3. Göz Ve Kulak Temizliği: Sağlıklı bir köpeğin gözü temiz, parlak ve canlıdır. Çapaklı, donuk ve kanlı gözler sağlıksızlık belirtisidir. Köpeklerde göz temizliğine itina göstermek, çapaklanma ve kanlanma olduğunda, asit borikli suya batırılmış bir pamukla gözleri silip temizlemek gerekmektedir. Çoğunlukla üşütmeden ileri gelen çapaklanmalarda camomile ve borasit solüsyonlarının kullanılması yarar temin eder. Aşırı ve inatçı olaylarda veteriner hekime başvurulmalıdır. Kulaklar, köpeklerin önemli olduğu kadar hassas ve hastalıklara açık bir organıdır. Köpeğin tüylerinin fırçalanması sırasında kulaklar özellikle incelenmeli kulağın içerisine doğru giden kıllar dışa doğru taranmalıdır. Köpeklerin kulaklarında, havadaki tozların kulak içlerine girmesini önleyen bir nemlilik vardır. Bunu, kulakta bulunmakta olan salgı bezleri temin eder. Böylece kulak kepçesinde tutulan kirler, hassas bölgelere girme olanağı bulamazlar. Ancak bunların kulak kepçesinde de fazla miktarda birikmesi hastalıklara yol açar, sakıncalar doğurur. Bunların, asit borikli suyla hafifçe ıslatılmış veya zeytinyağı ile nemlendirilmiş bir pamuk parçasıyla gerektikçe temizlenmesi zorunludur. Ancak bu temizleme sırasında büyük itina gösterilmeli kulak iç kulak kepçelerinde biriken kirlerin temizlenmesi, kulak sağlığı konusunda ilerde doğabilecek sorunların önüne geçer. Kulakta görülebilecek akıntılarda dikkatli olunmalı, böyle durumla karşılaşıldığında vakit yitirilmeksizin veterinere başvurulmalıdır. Çünkü bu belirti, önemli bazı hastalıkların habercisi olarak görülebilmektedir.
4. Ayak Ve Tırnakların Bakımı : Özellikle ev dışında yaşayan, av gibi yürüyüş gerektiren görevler yüklenmiş bulunmakta olan köpeklerin ayaklarında aşınmalar, yaralanmalar, çizilmeler, tırnak kırılmaları görülebilmektedir. Dolayısıyla, yapılan bakım sırasında ayaklar da gözden geçinilmeli, hayvana rahatsızlık veren bir durum olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayak ve tırnaklar bu iş için kullanıma elverişli bir fırça ile fırçalanmalı, şayet varsa, tırnak arasına sıkışmış olan kurumuş çamur parçaları, toz ve kinler temizlenmelidir. Dolaşılan yerlerde bulunmakta olan keskin kenarlı kayalar veya kırık cam parçaları, köpeğin taban yastıklarında derin kesiklere neden tırnaklarda kırılmalar olabilir, taban yastıklarına kıymık, diken batabilir. Bu gibi durumların bakım ve tedavisi esnasında yapılmalı, kesik, çizik ve tırnak yaralarının ihmal edildiğinde zaman zaman büyük problemler çıkartabileceği unutulmamalıdır. Kırılan tırnaklar gibi aşırı uzayan tırnaklar da bakım gerektirir. Normalden fazla uzayan tırnaklar kimi kere kıvrılarak köpeğin etme batar ve iltihaplanmalara yol açar. Kimi kere ise, sağa sola takılarak köpeği rahatsız eder ve sonunda kötü bir şekilde kırılır. Tüm bu nedenlerle zaman zaman köpeğin tırnağını kesmek gerekmektedir. Köpeğin tırnağı, ya bu iş için özel olarak yapılmış bulunmakta olan papağan gagası adıyla anılan özel bir makasla, ya da manikür takımlarında bulunmakta olan gelişi hoş bir tırnak pensi ile kesilebilir. Tırnak kesilmesi,düşünüldüğü kadar basit bir iş değildir. Yanlış ve hatalı kesim büyük problemler yaratabilir. Tırnağın kesim sırasında fazla derin alınması kanamalara ve iltihaplanmalara yol açar. Resimdeki kesime dikkat ediniz. Tırnak, fazla derine gitmeden ve tırnak ucu kütleştirilmeden kesilmektedir. Pürüzlü ve kırık tırnakları törpülemek gerekmektedir. Bu hedefle bildiğimiz tırnak törpüleri kullanılır. Törpülemenin, tırnağın çıkış yönünde olması gerekmektedir. Ters yöne doğru yapılan törpüleme tırnak köklerini zedeler ve iltihaplandırır. Bakımlı ve sağlıklı bir köpeğin ayaklarında, tırnaklar arasında yabancı gelişi hoş bir madde bulunmaz. Tırnaklar bakımlı ve düzgündür. Uzamış, çatlamış, kırılmış tırnak yoktur. Taban yastıkları bakımlıdır, kesikler, yaralar ve kabuklanmalar görülmez.
5. Yıkama Ve Temizleme : Köpeklerin cilt dokusu, insanlarınkine oranla çok değişiktir. Köpeklerin ter bezleri yoktur. Yani terlemezler. Köpeğin derisi insanınki gibi hava almaya elverişli yapıda da değildir. Buna rağmen köpek zengin sayılabilecek yağ dokusuna sahiptir. Bu yağ bezleri deriyi yumuşak ve dirençli kılan. Köpekleri, koktukları gerekçesiyle sık ve aşırı yıkayanlar, onların sağlığıyla oynar. Köpek, zorunluluk olmadıkça yıkanmamalıdır. Yıkanması gerektiğinde, bu sıcak yaz aylarına rastlatılmalıdır ya da çok iyi kurulanmasına itina gösterilmelidir. Aşırı yıkama derideki yağların yitirilmesine, derinin kuruyarak çatlamasına, tüylerin canlılığını kaybetmesine yol açar. Soğuk havalarda, bilhassa ev dışında barındırılan köpeklerin yıkanması şiddetli soğuk algınlıklarına neden olabilmektedir. Köpek, sağlığı açısından lazım olduğunda veya sıcak yaz aylarında sı olmamak koşuluyla yıkanabilir. Köpeğin yıkanmasında bazı noktalara dikkat edilmelidir. Köpeğin yıkama suyu veya soğuk olmamalı, 35 c0 dolaylarında bulun malıdır. Köpeğin yıkanmasında kullanılacak şampuan, içerisinde yağ ihtiva etmelidir. Kulaklara su kaçmaması için, birer parça pamukla kulakların kapatılması yerinde bir önlemdir. Çünkü, kulağa kaçan su büyük sakıncalar doğurur. Yıkanacak köpek, bir banyo küvetine, genişçe bir lavaboya veya leğene yerleştirilir. Baş kısmı hariç bütün gövde hoşça ıslatıldıktan sonra şampuan dökülerek köpürtülür ve bu köpükler, başın dışında tüm vücuda yayılır. Parmaklarla köpeğin vücuduna masaj yapılarak kirler kabartılır. Daha sonra, bu köpükler tümüyle temizleninceye, tüyler arasında sabun zerrelerinin kalmadığına emin olununcaya değin, ideal sıcaklıktaki suyla yıkanır. Bu arada, bir sünger ıslatılıp iyice sıkıldıktan sonra, köpeğin başı, yüzü, ağzının çevresi, gözlerin etrafı iyice silinip temizlenir. Bundan sonra köpek, yıkanılan yerden bir havluyla alınır. Ilık, rüzgarsız, hava cereyanı olmayan bir yerde, şayet varsa elektrikli kurutma makinesi ile, yoksa havlu ile olası olduğunca kurulanır. Tüyler çıkış yönünde taranıp fırçalanır. Şayet hava soğuksa, vücuttaki rutubet tamamıyla gidinceye kadar ev içerisinde tutulur. Hava güneşli ve sıcaksa, serbest bırakılarak, hareket hainde iken tüylenin kuruması ve güneşlenmesi için olanak tanınır. Ağız etrafında uzun tüylere sahip olan köpekler, yemek sırasında bunları kirletir. Böyle özellik taşıyan köpeklerin ağız yöresindeki tüyler, suyu sıkılmış ıslak bez veya süngerle temizlenebilir. Köpeklerin sıkça yıkanması, yukarda belirttiğimiz gibi, türlü sakıncalar doğurur. Dolayısıyla, köpeğin temizliğinde başka yöntemler de uygulanır. Bu hedefle testere talaşı denilen çok ince tahta talaşından yararlanılır. Toz durumundaki bu talaş, köpeğin kıllarının arasına avuç avuç dökülerek tüylerle birlikte iyice ovuşturulur. Daha sonra, bunları dökmek için köpeğin tüyleri fırçalanır. Ufak yapılı, uzun ve seyrek tüylü, beyaz renkli bazı köpekler, beyaz tebeşir pudrası ile temizlenmekte iseler de, bu işlem tebeşir tozlarının çevreye dağılması nedeniyle pek pratik değildir.
6. Köpeğin Gezdirilmesi Ve Egzersizleri : Tüm köpekler, türden türe müddeti ve meziyeti değişmekle birlikte, hareket etme ve egzersiz yapma ihtiyacı duyar. Devamlı olarak evde yaşayan, narin yapılı bir süs köpeği, bile, bu ihtiyacı yeterince sağlanmazsa, normal halini, hareketliliğini, neşesini ve zaman zaman de sağlığını yitirir. Bu tür köpeklerin zaman zaman bahçeye çıkartılarak gezdirilmesi gerekmektedir. Onların sağı solu dolaşmaları, öteyi beriyi koklamaları içgüdülerini canlı tutmaya, çeşitlerine özgü koklama ve işitme duyularını doğal ortam içerisinde sınayarak özgüvenlerini kazanmalarına yarar. Bununla birlikte, böyle narin çeşitlerin, fazla alışmış olmadıkları dış ortamda uzun müddet bırakılmaları, elverişsiz havalarda çıkartılmaları sağlıkları üstünde iyi etki bırakmaz. İri yapılı köpeklerin, özellikle özel amaçlarla eğitilip çalıştırılan görev köpeklerinin bu ihtiyacı çok daha fazladır. Bunlar, açık havada koşma, serbest kalma, eğitildikleri alanda egzersiz yapma ihtiyacı duyarlar. Yarış köpekleri, av köpekleri, koruma ve bekçi köpekleri, çoban köpekleri uzun müddet etkinlikten uzak ve sabit bırakılmamalıdır. İçgüdüsel tepkilerini doyurmak, eğitildikleri alandaki beceri ve kabiliyetlerini körleştirmemek için, sıkça ideal yörelere götürülerek serbest bırakılmalı. Egzersiz ve antrenman yaptırılmalıdır.
09-12-2021, 02:49 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 939
Köpeklerde ve kedilerde güneş yanığı olabileceğini biliyor muydunuz? Ya da kısa burunlu köpek ırklarının hızlı soluma yoluyla serinlemede daha çok sorun yaşadığını? Ya da köpeğinizin tüylerini kesmenin, kesmemekten daha zararlı olabileceğini biliyor muydunuz?
Yaz sıcağı ve güneş ışığı, köpeklerimizi ve kedilerimizi korumamızı gerektiren ciddi bir konudur.
  • Güneş yanığı: Hayvanlar, kulaklarının uçları, burunları ve güneş ışığına maruz kalan diğer yerleri gibi hassas alanlarında güneş korumasına ihtiyaç duyarlar. Pembe tenli veya açık renkli tüyü olan evcil hayvanlar korunmasız olabilir. Staffordshire Terrier, Boxer, Bull Terrier, Alman Kısa Tüylü Pointer ve Tüysüz Çin Köpeği güneş yanığına yatkın ırklar arasındadır. Güneşe çıkmadan yaklaşık yarım saat önce, zehirli olan çinko oksit bazlı tedaviler değil, hayvan dostu bir güneş kremi sürmeniz iyi olacaktır.
  • Hızlı solumak serinleticidir: Köpeklerin ve kedilerin terlemediği iyi bilinir. Isıyı solunum yoluyla yok ederler. Pug ve Bulldog gibi kısa burunlu köpekler sıcak çarpmasına karşı daha savunmasız olma eğilimindedir. Hızlı soluma, sıcak havalarda köpeğinizin susuz kalmamasının son derece önemli olduğu anlamına gelebilir. Köpeğinizin vücut sıcaklığının aşırı yükselmesi durumunda dikkat edilmesi gereken birkaç gösterge vardır. Sıcak çarpması belirtileri arasında aşırı veya abartılı hızlı soluk alıp verme, uyuklama, güçsüzlük, salyada artış, yüksek ateş, koyu kırmızı diş etleri, hızlı kalp atımı, çevreye tepkisizlik ve kusma sayılabilir.
  • Aşırı ısınan arabalar: Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, otomobilin iç sıcaklığının, dış hava sıcaklığından bağımsız olarak, bir saatte 5 °C'nin üzerine çıkabileceğini göstermiştir. Bu nedenle, birkaç dakikalığına bile olsa evcil hayvanınızı araç içinde bırakmamalısınız.
  • Sıcak yüzeylerden kaçının: Sıcak kaldırımlar, plajlar ve diğer yüzeyler evcil hayvanınızın ayak tabanlarına ciddi şekilde zarar verebilir. Veteriner hekimlerin bu yaralanmayla ne kadar sık karşılaştıklarını duyunca şaşırabilirsiniz. Temel kural çok basittir: Yüzey çıplak ayakla basabilmeniz için çok sıcaksa, köpeğiniz için de çok sıcaktır. 
  • Tıraş etmek yok: Köpeğin tüyleri onu sıcaktan uzak tutar, bu nedenle tıraş etmek en iyi yöntem değildir. Bununla birlikte, uzun tüylü bir köpeğin tüylerini kesmek, özellikle de bacaklarının etrafından sarkıyorsa, kabul edilebilir. Veteriner hekimler, köpeklerin yaz aylarında da daha sık fırçalanmasını tavsiye etmektedir. Sık fırçalama ile kalın tüyler incelebilir ve dökülen tüyler uzaklaştırılabilir.
  • Sıcaktan kaçının: Günün en sıcak zamanlarında egzersiz yapmamaya dikkat edin ve zamanı geldiğinde dinlenecek gölge bir yer bulma konusunda dikkatli olun.
Sıcak aylarda köpeğinizin bakımı ile ilgili başka endişeleriniz varsa, evcil hayvanınıza en uygun uzman yardımını ve tavsiyesini sunabilecek bir veteriner hekimine danışın.
02-12-2021, 03:34 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 2049
Sülün avı için kullanılması gereken saçma ve gramajlar;

Gram: 32 gr - 34 gr - 36 gr
Saçma Numarası: 5 - 6 - 7
02-12-2021, 03:34 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 2000
Kaz avı için kullanılması gereken saçma ve gramajlar;

Gram: 32 gr - 34 gr- 36 gr - 38 gr - 40 gr - 50 gr 
Saçma Numarası: 1 - 2 - 3 - 0 - 0/1 - 0/2 - 0/3 - 0/4 - 0/5 - 0/7
Hava şartlarına ve av mesafesine göre numara ve gramaj farklılık gösterebilir.

maltepe escort ataşehir escort anadolu yakası escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort şerifali escort üsküdar escort erenköy escort ataşehir escort ümraniye escort şerifali escort samandıra escort pendik escort kurtköy escort kartal escort gebze escort tuzla escort bostancı escort göztepe escort beykoz escort suadiye escort escort bayan seks hikaye ankara escort izmir escort maltepe escort pendik escort escort bayan anadolu yakası escort riva escort acıbadem escort ataşehir escort kadıköy escort maltepe escort kadıköy escort pendik escort ataşehir escort kadıköy escort göztepe escort maltepe escort bostancı escort ankara escort kocaeli escort