Avcı Türkler | Avcı ve Atıcı Platformu. Portal
Portal
09-12-2021, 03:12 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 868
Zıpkınla balık avcılığı zorlu bir sportif etkinliktir. Yüksek disiplin, cesaret, organizasyon, ön hazırlık, planlama yeteneği, olağanüstü performans; sualtı yaşamı, deniz ve denizcilik hakkında inanılmaz bir bilgi birikimi gerektirir. Seyircisi yoktur ancak etkinlik sonunda avlanılan balıklarla birlikte aktiviteye seyircilerde dâhil olur. Sporcu sadece rakiplerle değil doğa koşulları ile de mücadele eder. Zıpkınla balık avı, nefesini tutarak ve başka bir hava kaynağından yararlanmadan kendisinden çok daha avantajlı konumdaki balığı, ona derinlere kaçma ve saklanma avantajıda vererek avlama becerisi gösteren sporcular için gerçek bir mücadeledir .Diğer spor dallarında olduğu gibi simgesel değil gerçeklere dayanan bir aktivitedir.
Federasyonumuzun kurulduğu ilk yıllardan itibaren süregelen çok köklü ve yaygın bir sportif etkinliğidir. Öyle ki malzeme, lojistik ve eğitim alanında, serbest ekonomik piyasa tarafından sürekli artarak ve desteklenerek geniş bir iş kolu oluşturmaktadır.
Yarışmalar 6 saat gibi çok uzun bir yarışma süresince gerçekleştirilir. Özellikle kışın yapılan yarışmalarda sporcular için hava koşulları ciddi bir etken ve belirleyici bir unsurdur.
Yarışmalarda çok ciddi bir bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olmak gerekir. Sözgelimi Türkiye’deki 415 balık türünün hepsinin bilinmesi, avlanılabilecek olanların ayırt edilmesi yeterli değildir. Yurtdışındaki yarışmalarda sporcular kendilerine yabancı doğa koşulları, iklim şartları ve en önemlisi balık türlerini bilmek zorundadırlar. Avlanılması yasak olan bir tür, yarışmalarda eksi puanlamaya neden olmaktadır.
İndirme linklerini görebilmek için sitemize üye ol manız veya giriş yapmanız gerekiyor.Sitemize üyelikler ücretsizdir!
Her ne kadar ön araştırma ve yarışma öncesi dağıtılan tür listesi ile balıklar belirlense de sualtında özellikle kemikli balıkların renk değiştirme özellikleri nedeni ile yarışmacılar sayısı onbinlere varan tür alternatifleri ile karşı karşıya kalırlar. Bazı bentik (dibe bağımlı)balıkların kaya altında saklanmaları ve hızlı hareket etmeleri tür belirlemede ayrı bir uzmanlık gerektirir. Bu nedenle zıpkınla balık avı sporcuları balıklar ile karşılaşma yüzdelerini yüksek oranda tutmak kısacası sualtına mükemmel uyum sağlamak durumundadırlar. Kısacası sporcuların, sayısı onbinlere varan tür çeşitliliği içinde her balığın karakter, davranış, özellik, yaşama alan ve koşullarını bilmeleri gerekir.
Yurt içindeki yarışmalarda,Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan tebliğlerde geçen amatör zıpkıncılar için izin verilen tür,adet,boy ve ağırlık sınırlamaları genişletilerek uygulanır.Örneğin barbun balığı için tebliğde 13 cm boy limiti varken bizim yarışmalarımızda barbunun ağılık limiti yarım kg dır.Bazı türlerde tebliğde adet sınırlaması yokken bizim yarışmalarımızda adet sınırlaması getirilmektedir.Tüm bunların yanında tebliğdeki değişiklikler özenle takip edilmekte,yarışmalarda KKGM den ve gerekli her birimden hassasiyetle ve bölge gözetilerek izinler alınmakta,ilgili kurum ve kuruluşlar haberdar edilmektedir.Balık türleri dikkatle seçilmekte,hassas türler için üreme zamanlarına özen gösterilmekte bölgede avlanılan balık oranları istatistiklerden bulunup ,hesaplanarak yarışmalar düzenlenmektedir.Son yıllardaki yarışmalara bakıldığında avlanılan balık miktarı bölgedeki halde bulunan bir balıkçı tezgahındaki bir günlük balık miktarından bile(gün içinde eksilen balıklar tezgahlarda yenilenir) az olmaktadır.Avlanılan balıklar bölgedeki çocuk esirgeme kurumuna bedelsiz olarak bağışlanmaktadır.
Zıpkınla balık avcılığı hedef avın avlandığı tek avcılık şeklidir. Mevcut diğer avcılık yöntemlerinde hedef ava ulaşmak için birçok canlıyı öldürmek ve acı çektirmek zorunda kalırsınız. Bilimsel olarak söylemek gerekirse diğer avcılık yöntemlerinde var olan gözlenemeyen ölümler, yemler, hayalet ağlar ve hedefdışı av oranları zıpkınla balık avında geçerli değildir. Zıpkınla görerek avladığınız bir balık dışında kullandığınız avcılık yöntemi nedeni ile başka hiç bir canlı ölmez ve deniz zarar görmez. Derinlikle doğal olarak sınırlı olduğunuz için belli türlere istesenizde ulaşamazsınız.Bazı balık türleride aşırı ürkek olduğu için asla zıpkınla avlanılamaz.Örneğin trança gibi.Bazı türlerde açık suda bulundukları için zıpkınla avcılıkları zor ve tehlikelidir.Sualtı görüşü ile sınırlı olan sporcular dere ağızları,akarsu deltaları ve dalyanlarda isteselerde dalamazlar.Oysa dalyanların kooparatiflerce işletildiği,yumurtalı balıkların yakalandığı ve işlendiği ülkemizde tüm bunları gözönüne aldığınızda zıpkınla balık avcılığının üstünlüğünün bir kez daha farkına varırsınız.Ötrofikasyonun yoğun olarak gözlendiği bölgelerde, yağmurun yağdığı ve denizin bulandığı fırtınalı zamanlarda da sualtı görüşü zıpkıncılar için önemli bir engel teşkil eder.Zıpkınla hedef avınızı tek tek ve görerek avlarsınız,diğer avcılık yöntemlerinin tamamı üreme zamanı toplu halde balıkları nasıl yakalarım mantığı ile araştırılmadan ortaya çıkmış ve bir gelenek gibi süregelmiş binlerce yıllık avlanma yöntemleridir.Diğer avcılık yöntemlerinde korunması gereken türlere istemedende olsa inanılmaz zararlar verilir ve hatta yok edilir.Zıpkınla balık avında ise fok,yunus,balina,caretta gibi KKGM nin korunması gereken türler listesinde adı geçen hiç bir türe zarar verilmez.
Zıpkınla balık avı sporcuları son yıllarda gelişen teknolojinin malzemeleri şekillendirmesi ile inanılmaz derinliklere inerek avlanmaya başlamışlardır. Kendini uzun yıllar geliştirmiş özel sporcuların ulaştığı bu derinliklerde balık avlamak sadece inip çıkmaktan çok daha zorlu bir uğraştır. İşin içine çok iri balıkların elle zapt edilmesi, hareketsiz kılınması yada saklandığı yerden çıkarılması da eklenince, tek nefeste bu aktivitelerin gerçekleştirilmesi güçlü bir fizik kondisyon ve beceriye bağlıdır.
Zıpkınla balık avı sporcuları birçok malzeme kullanırlar. Bot, motor, radar, gps, sualtı tüfeği, bıçak, şamandıra, sualtı feneri, palet, ağırlık, bırakma ağırlığı, sırt ağırlığı, şamandıra, yedek tüfek, balık dizgisi, balık teli, elbise, gözlük, zıpkın şişi çıkarma aparatı, kakıç gibi malzemeleri doğru ve gerektiği yere de kullanmak zorundadırlar. Örneğin yurt dışındaki bir yarışmaya giderken yarışma bölgesindeki su sıcaklığını bilerek uygun kalınlıkta elbise götürmek zorundadırlar.
Balıkların normal davranış şekilleri ile yarışmalardaki davranışları oldukça farklıdır. En basiti yarışmalarda yüzlerce tekne ve avcı baskısı altında balıklar çok farklı hareket ederler.
Yarışmalar farklı denizlerde kısacası farklı ortam koşulları içinde geçer her zaman. Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz içinde yaşayan canlılar, sıcaklık, tuzluluk ve dip yapıları açısından birbirlerinden son derece farklıdırlar. Yurtdışında ise okyanuslar ve iç denizler bizim denizlerimizden farklıdır.
İndirme linklerini görebilmek için sitemize üye ol manız veya giriş yapmanız gerekiyor.Sitemize üyelikler ücretsizdir!
Dünya şampiyonalarında her takımın her sporcusuna bir bot, bir kaptan ve bir hakem verilmektedir. Avrupa ve dünya şampiyonaları üst üste 2 yarışma gününden oluşmaktadır. Zıpkınla balık avına gönül veren sporcular hayatları boyunca denizden kopamazlar.60 yaş üstünde hala daha özel yarışmalara katılan dünya şampiyonları çok iyi dereceler almaktadırlar. Bunun nedeni yarışmaların sadece fizik kondisyona değil daha çok tecrübe ve bilgi birikimine dayanmasıdır. Sualtında hareketler refleks hareketleri halinde değil beynin farklı durumlara verdiği tepkiler halinde gerçekleşir. Hiç bir dalış ya da av bir öncekinin aynısı değil, hepsi farklıdır. İşte bu farklı ortam koşuları, zorlu mücadele ve günün sonunda simgesel değil gerçek kazanımlar zıpkınla balık avını diğer spor dallarından tamamen benzersiz ve alternatifsiz kılar.
09-12-2021, 03:10 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1084
Fly Fishing diğer hiçbir balık yakalama yöntemine benzemez. Oldukça karmaşık bir yapısı vardır. Gerek malzeme açısından gerekse edinilen malzemeyi kullanması açısından özen gösterilmesi gereken ve yanılgılara çok kolay yol açabilen bir tekniktir. Fly Fishing'e doğru ve emin adımlar ile başlamak için çevrenizde daha önce bu işle uğraşmış ya da hali hazırda uğraşan uçurtmacılara mutlaka kulak vermelisiniz. Fly Fishing'e doğru referanslar ile başlamak çok çok önemlidir. Aksi takdirde çok çabuk soğuyabileceğiniz bir balık yakalama tekniğidir. Benim sık kullandığım bir söz vardır. Herkes fly ile balık yakalar ama herkes flycı olamaz.

Bu işe doğru malzeme ile başlamak atılacak ilk doğru adımdır. Fly malzemelerinin seçkin ve pahalı olması da hata payınızın az olmasını gerektirir. Türkiye'de henüz bir ilerleme göstermemiş bir teknik olmasına rağmen bu işe başlayan balık yakalama tutkunlarının sayısında azımsanmayacak bir çoğalma mevcuttur. Malzeme temini ise maalesef doğru orantılı olarak gelişmemektedir. Unutmayın ne yaparsanız yapın doğru malzeme ile başlayın. Yeni başlayacaklar için önerim bütçe ayarlaması yaptıktan sonra kaliteli ve nispeten pahalı malzeme ile başlamaları olacaktır. Olsun ben yeniyim önce ucuz bir şeyler alayım öğrendikçe pahalı ve kalitelisini alırım mantığı fly avcılığında başlangıçta doğru bir davranış tarzı değildir. Bu lakırdıyı göz ardı edenler yıllar sonra eline kaliteli bir kamış aldığında önceki yıllarını nasıl da heder ettiğinin farkına varacaktır.

Alabalık Avı İçin Başlangıç Seviyesi Fly Fishing Malzemesi
Tavsiye edilen malzemelerin standartları Türkiye'deki göl ve derelerde yaşayan alabalıkların tür, boyları ve ağırlıkları göz önüne alınarak verilmiştir.

Bahsedeceğim bütün malzemeler AFTMA standartlarına göre her markada aşağı yukarı aynı sembol ve ağırlıkla gösterilir. Markaya göre çok ufak sapmalar olabilir.

1. Fly Kamışı
Fly Kamışı aynen ipte olduğu gibi 4-5-6 weight ağırlığında olmalı (ip kamış kombinasyonu uyumu önemlidir). Ben 5 WT bir kamış ile başladım ve oldukça memnunum. Uzunluk Amerikan ölçülerine göre 8.5–9.5 civarında olmalıdır. Metre olarak 2.6m ile 2.9m arasına uygulanabilir. 2, 3 ya da daha fazla parçalı olabilir, gelişen teknoloji sayesinde taşıma kolaylığı sağlayan ancak aksiyonda kayba sebep olmayan çok parçalı kamışlar tercih edilebilir. Başlangıç seviyesi ve uygun uzaklığa atmak için 9ft uzunluktaki kamışlar önerilir. Çalılık dereler ve uzağa atış gerektirmeyen (5-6m) avlaklar için daha kısa kamışlar tercih edilebilir.

Kamış hızlı aksiyonlu fast action olmalı. Aynı zamanda kaliteli grafit kamışlar tercih edilmeli. Buna bağlı olarak bu kaliteli kamışı taşıma sırasında olası darbe ve çarpmalardan koruyacak koruyucu (sert) kamış taşıma çantası da temin edilmeli.

2. Fly Makarası
Başlangıç seviyesi için yine 4-5-6 weight ağırlık için uygun olan ve mümkünse 5 numara fly makarası tercih edilmelidir. Ambreyaj/kalama fly makinesi için olmazsa olmaz bir özellik değildir. Ancak ambreyajlı/kalamalı makaralar da tercih edilebilir.

Genellikle çok parlamayan ve siyah makineler tercih edilir. Makinenin çok kaliteli ve pahalı olması önemli değildir. Bu kişinin kendi tercihine bırakılmalıdır. Paslanmaz olması uzun ömürlülük adına önemli bir avantajdır.

3. Fly İpi
Başlangıç seviyesinde ve salt alabalık avı için en ideal ağırlıklı ip Weight Forward (sembolü WF) olanıdır. Ölçü olarak 4,5,6 olanları tercih edilmeli. 5 wt (ağırlıklı) WF olanı en idealidir. WF ipin en başlıca özelliği ipin uç kısmının baş tarafına göre daha ağır olmasıdır. Diğer bir değişle ip baştan (makara yönünde) daha hafiftir sona doğru giderek ağırlaşır ve dengeli bir uzağa atış eylimi gösterir.

İp hususunda ikinci önemli faktör başlangıç seviyesi için sadece yüzen ip kullanmaktır. Floating (F ya da FT) ile ifade edilir. Yüzen fly ipleri +-30m civarında satılır. Fly ipinizi makineye sarmadan önce alt ip olarak adlandırdığımız dacron malzemeden yapılan herhangi bir ipi makinenize 5-10 metre sarmanızda fayda vardır.

Gölde büyük alabalık avlamak peşindeyseniz başarılı olduğunuz takdirde balık muhtemelen size karşı koyacak ve ipi açacaktır. Böyle bir durum ile karşılaşma riskiniz olduğunu düşünüyorsanız Backing (alt ip) adı verilen ve makarada fly ipinden önce sarılan yardımcı bir elamana da ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu yardımcı elemandan makinenizin altına ihtiyacınız kadar sarabilirsiniz.

4. Leader Misina
Fly takımında ana misinadan sonra gelen, sondan ikinci ya da üçüncü elamanına leader adı verilir. Diğer bir deyişle ana beden (ip) ile fly/sinek arasındaki bölümdür. Bir leader iki bölümden oluşur. İlki genellikle ipin/ana bedenin kalınlığına yakın bir kalınlıktan başlar ve bağlanacak son bedenin (Tippet) kalınlığına kadar düşer. Yani kalından inceye döner. Son beden (tippet) belirli bir kalınlıkta ve uzunlukta iğneye/fly’a bağlanır. Duruma ve takıma göre 0.15-0.16-0.18mm kalınlıklar tercih edilebilir.

Burada anlatılan leader'in uzunluğu başlangıç seviyesinde 7-7.5ft/2m civarında olmalıdır. Bu uzunluk genel kullanım ve daha profosyonel atıcılar için uzatılabilir. Leader'in uzun olması daha iyi atış yapılması anlamını taşır ayrıca uzun leader ile balığı da ürkütmezsiniz. Yapay yem ana bedenden daha uzak olacağı için uzun leader kullanan avcının balığı rahatsız etmeden yakalama şansı daha da artacaktır. Aksi takdirde ana bedenin vereceği görüntü ya da suda meydana getireceği hareket balığı ürkütebilir.

Leader olarak başlangıç seviyesine ve Türkiye sularına uygun olarak 4X, 5X, 6X kalınlığında olanlar tercih edilebilir. X burada misinanın kalınlığını temsil eder. Numarası yüksek olan daha incedir.

Günümüzde düğüm gerektirmeyen tapared (incelen), tippet (uç) adı verilen leader'ler yaygın olarak kullanılmaktadır.

Tippet olarak yine bu kombinasyonlarda kullanılmak üzere 3X, 4X, 5X ya da 6X tercih edilmelidir. Tippetler genellikle makara halinde satılır. 3 kalın 6 daha ince olanıdır.

Anlattığımız bu iki son bedeni bir arada düğümsüz sunan ve yaygın olarak kullanılan seçeneğe genellikle tapered leader ya da tapered tippet adı verilir. Yine 4,5,6X olanları başlangıç seviyesine uygun olanlarıdır. Bu şekilde bir kombinasyonda maksimum 9ft/2.7m uzunluk yeterlidir, isteğe göre daha kısada olabilir.

Ayrıca tapered leader'inize daha ince bir tippet/uç misina bağlayabilirsiniz ancak bence başlangıç seviyesi için çok gerekli değildir.

5. Fly/Sinek/Böcek
Türkiye iç suları ve özellikle Ankara çevresindeki sular için iğne olarak dry fly kullanılacaksa 12-18 numara alabalık iğnesi tercih edilmelidir. Hazır dry (kuru/uçan) fly'lar içinde aynı kural geçerlidir. Ben daha çok 14-16 numara iğne ve koyu renklerde fly tercih ediyorum. Nymph (nemf) olarak adlandıran su içindeki larvaları/kurtçukları taklit eden fly kalıpları için yine aynı büyüklükte iğneler kullanılabilir.

6. Fly Floatant (Fly Yüzdürücü)
Kimyasal içerikli bir çeşit koyu kıvamı olan sıvıdır. Fly/sinek üzerine tatbik edilerek suyla yem arasında izole görevi yapar. Yemin suda daha uzun süre kuru kalması ve böylelikle daha fazla yüzmesini sağlar. Uçan/dry fly kullanılacaksa muhakkak bir tane edinilmelidir.

7. Fly/Sinek Muhafazası İçin Çeşitli Boy Ve Ebatta Kutu

8. Forceps, Pens Benzeri İğneyi Balığın Ağzından Daha Rahat Çıkarmaya Yarayan Herhangi Bir Alet

Alabalık avı için kaleme aldığımız bu bilgilerden anlaşıldığı gibi fly takımın kombinasyonu fly fishing için çok önemlidir. Takım kombine, uyumlu olmak zorundadır aksi takdirde dağınık bir takım ile yeterli verim alınması oldukça zordur.

Tüm diğer avlanma yöntemlerine paralel olarak hatta bu yöntemlerin hepsinin üstünde fly fishing ekipmanları oldukça çeşitlidir. Fly fishing yaparken giyim kuşamımıza dikkat etmek gerekir. Öncelikle giyiminiz avlandığınız çevreye uygun olmalı. Çok göze batmayan mat renkler tercih edilmeli. Taşıdığınız eşyalar da güneş ışığını yansıtmayan, parlamayan mat renklerde olmalı. Hedefiniz alabalık ise ona görünmeden dereye yaklaşmak zorundasınız. Eğer bir tekne ya da bottan göl tarzı bir avlakta avlanıyorsanız yine benzer bir durum söz konusu. Amaç hedef türe fark edilmeden ve onu ürkütmeden mümkün olabildiğince görüntü vermeden avlanabilmek.

Bu yazıda av araç ve gereçlerinizi gün boyu beraberinizde taşımaya yardımcı olacak av yeleğini ele alacağım. Av yeleğiniz istediğinize göre herhangi bir yelek olabilir. Ancak bu işi hakkıyla yapmak istiyorsanız boyu kısa yelekler tercih edilmelidir. Av sırasında zaman zaman su geçişleri yapacağımızı ya da su içerisinde fly fishing yapmamız gereken durumlar olabileceğini düşünürseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Yeleğiniz boy çizmesi ile dere geçişi yaparken ıslanmayacak kadar yüksekte olmalı. Bu yüzden kısa yelek tercihi çok önemlidir. Bazı modellerde ise alt kısmın fermuar ile üst kısımdan ayrıldığı tipler mevcuttur. Bu yelekler de oldukça kullanışlıdır. Yeleğiniz aynı zamanda beraberinizde taşıdığınız araç ve gerecinizi en uygun ve ekonomik şekilde taşıyabilecek kapasitede olmalı. Çok gözlü olması malzemelerinizi rahat bir şekilde yerleştirmenizi ve zamanı geldiğinde ihtiyaç duyduğunuz malzemeye kısa sürede ulaşmanızı kolaylaştıracaktır. Yeleğiniz aynı zamanda kampa ya da aracınıza dönmeden gün boyu yapılan bir avda yanınızda götüreceğiniz içecek ve yiyeceklerinizi de taşıyabilecek kapasitede olmalıdır.
09-12-2021, 03:09 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1382
Kano, düz tipli, tek bir pagayla yürüyen, hafif ve portatif teknedir. Kano kelimesi Karayipliler'in dilindeki kenu kelimesinden gelmiş ve İspanyolca'ya canoa olarak geçmiştir. Türkçe'ye Fransızca'dan geçmiştir. Dünyada bulunan en eski kano M.Ö. 8.200 ile 7.600 yılları arasında yapıldığı tespit edilen ve Hollanda'da bulunup müzede sergilenen bir kanodur. Danimarka'da bulunan ağaçtan oyma kanoların M.Ö. 5.300 ile 3.950 yılları arasında yapıldığı tespit edilmiştir.

Bu tekneyle akıntılı ve durgun sularda yapılan spora da kano sporu denir. Kano 1936 Berlin Olimpiyatlarından itibaren olimpik spor kategorisine dahil edilmiştir.

Kano balıkçılığı yurtdışında son derece yaygın olan bir spordur. Denizde veya gölette tek başınıza ya da arkadaşlarınızla beraber adrenalini yüksek eğlenceli vakitler geçirebileceğiniz bir uğraştır. Kanolar genelde fiber malzemelerden yapıldığı için bir bota kıyasla çok daha hafiftirler.

Kanodan balık avı için kanosuna fish finder (balık bulucu) dahil monte edenler vardır. Kano balıkçılığında öncelikle kuru kalmayı başarmak ve üşümemek gerekmektedir. Bunun için su geçirmeyen tulumlar, montlar ve eldivenler tercih edilmelidir. Yaz mevsiminde isek bunlara gerek yoktur. Fazla çırpıntılı olmayan, güven veren havalarda eminim ki kano ile balık tutmanın zevkini ne tekne ne de başka bir şey verebilir.

Kano ile balık avlarken bizi fazla zorlamayacak, hafif ve kullanışlı ekipmanlar kullanmak gerekir. Maksimum 210cm boyunda bir kamış ve 40'lık bir makina işimizi görecektir. Kepçe ve livar gibi ekipmanlarıda yanımızda bulundurmamız gerekmektedir. Kanodan at-çek (spinning) tarzı avlar, sırtı avları ve yemli avları gerçekleştirebiliriz.

Kano balıkçılığının avantajları çok, bu yüzden oldukça popülerleşti ve gittikçe daha da yaygınlaşıyor.

Size kano balıkçılığının bir kaç avantajından bahsedelim istiyoruz:
· Tekne ile kıyaslandığında kano çok daha az yer kaplar, dolayısıyla muhafazası çok daha kolaydır.
· İstediğiniz her an kanonuzu aracın üzerine bağlayıp istediğiniz yere balık avına gidebilirsiniz. Çok pratik ve ekonomik kano taşıyıcılar ile kano taşımak artık zahmetsiz.
· Siz çok heveslisiniz ama her defasında sizinle gelebilecek bir arkadaşınız yok ya da yalnız olmayı seviyorsunuz, o halde çok büyük sandal/teknelerle uğraşmaya ve yatırıma gerek yok, tek kişilik bir balıkçı kano size fazlasıyla yeter.
· İki kişilik balıkçı kayaklarda tüm detaylar yine sizin konforunuz için ayarlanmış durumda. Hem tek kişilik hem iki kişilik tüm kayaklarda sabit olta tutucuları, geniş ambarları, ayak destekleri ve kürek sabitleme noktaları ile su üzerinde keyfiniz yerinde.
· Denizde, gölde balık tutan, kamp yapan, seyahat eden bizler doğayı oldukça severiz, işte kano size suyla en yakın olma fırsatını veriyor. Suya bu kadar yakınsınız, aynı zamanda kanonun dengeli gövdesi sayesinde güvendesiniz.
· Kanonun en güzel özelliklerinden biri size aynı zamanda spor yaptırması ve formunuzu koruması, size sağlık kazandırmasıdır. Günübirlik turlar ile hem kürek çeker, formda kalır, hem de turunuzdan balıklarla geri dönebilirsiniz.
09-12-2021, 03:09 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 878
Tekneden veya şişme bottan yapılan balıkçılık türüdür. Genel olarak sınıflandırmak gerekirse; yemli takım avları, sürütme avları ve jigging avları bu sınıfa girer. Tekne balıkçılığı için temelde 3.5m bir tekne ve bir çift kürek yeterli gözükse de detaya girildikçe donanım ihtiyaçları artmaktadır. Kıyıdan ulaşılamayacak noktalara tekne ile rahatça gidilip av gerçekleştirildiğinden dolayı kıyı avcılığından daha verimlidir.

Ava Hazırlık
Takım çantanızda mutlak suretle yedek takım bulundurmak ve av esnasında zaman kaybetmemek için önceden iğneleri bağlanmış köstekler hazırlamanız takım çantanızdaki eksikleri (kurşun, fırdöndü, yedek misina vs.) tamamlamak ve en önemlisi gideceğiniz yerde yem bulabilip bulamayacağınızı göz önüne alarak yemlerinizi bir gün önceden hazırlamanızda mutlak yarar vardır. Ayrıca her ne kadar mevsime göre giyinmiş olsanızda çantanızda bir yağmurluk bulundurmanız iyi olacaktır. Avlanma bölgesi hakkında bilginiz varsa daha önce avlanmışsanız sorun yok. Ama bilmiyorsanız gideceğiniz yer hakkında inandığınız ve güvendiğiniz birinden yer ve avlanma yerindeki balık türlerini öğrenmenizde yarar vardır.

Denizde av yapılabilecek alanlar avlamak istediğiniz türe göre farklılık gösterir. Bunlara birkaç örnek verecek olursak kefal için yüzeyde veya akarsuların denize girdiği ağızlarda liman ve marina içlerinde levrek, kumsallık alanlar, akarsu giriş ağızları liman ve marina içinde lüfer, akıntılı burunlarda çipura, zemini taşlık veya kayalık alanlarda mercan, en az 40-50m derinlik ve kayalık alanlarda akya-sarıkuyruk, açıklarda baracuda (turna), kıyıya 50-60m açıkta tabi bunların yanında hiç aklınıza gelmeyecek yerlerden de çeşitli türlerde balık avlayabilirsiniz.

Teknede Av
Tekneden avlanacaksanız kendi tekneniz, arkadaş teknesi veya balık av turu düzenleyen tekneler de olabilir. Tekne de sonar (balık bulucu) olması verimli av alanları bulmanızı kolaylaştırır. Şayet sonar yok ise daha önceden belirlenmiş kerteriz noktanız da yok ise deneme yanılma usulü ile av alanı bulabilirsiniz. Ancak tekneyle ilk defa ve bilmediğiniz sularda avlanıyorsanız kalın ve uzun bir misinaya bir ağırlık bağlanarak zemine salınır. Ağırlığın zemine düştüğü zaman misine hemen boşalıyorsa zemin taşlık veya kayalıktır. Eğer misina yavaş bir esnemeyle zemine oturuyorsa zemin kumluktur. Tabi bunun dışında havanın durumu denizdeki dalga durumu hakkında kesin ve net bilginiz olmadan sakın açılmayın. Deniz tutmasına karşı mutlaka yanınıza ilaç almanızda fayda vardır.

Malzeme Listesi
· Olta takım çantası
· Yemler ve yem hazırlığı için kap
· Sırt çantası
· Balık sepeti veya torbası (Torba su tutan bezden olursa balıklar bozulmaz)
· Su ve su kabı
· Ekmek ve yiyecek
· Tabak, tava, çatal, kaşık, bardak, deterjan, sabun, bıçak
· Şapka, güneş gözlüğü
· Portatif sandalye, tente veya şemsiye
· Yağmurluk ve çizme
· Radyo, el feneri, pil (yedekli), kibrit veya çakmak
· Sargı bezi, sinek kovucu losyon, amonyak, makas, tırnak çakısı, güneş kremi
· Yedek çamaşır, yedek çorap, havlu, iğne, iplik
· Pense veya karga burnu

Yukarıda sayılan malzemelerden bir kısmı gece kalınacaksa veya daha uzun süreli av yapılacaksa olan ihtiyaçlardır. Teknede bu malzemelerin bir kısmına ihtiyaç duyulmaz. Bunları kendinizin belirmesi yükünüzü hafifletir.

Amatör Balıkçı Teknesi Nasıl Olmalı
Yakın bölgenizde teknenizi bağlayabileceğiniz ve kontrol altında tutabileceğiniz liman, barınak varsa ve teknenize ayırabilecek zamanınız varsa amatör balıkçı için en ideal tekne 6m boyunda ayna kıç Karadeniz tipi burun yapısına sahip dizel motorlu ahşap teknedir. Bu tip tekne sert havalara dayanıklı, iç hacmi kullanışlı, denizde fazla sallanmayan bir teknedir. Bu tip teknelerde her türlü avlanma şeklini rahatlıkla güvenli bir şekilde yapabilirsiniz, ancak bu tekne sizin şartlarınıza uymayabilir. Size vereceğim ön bilgiler ile kendinize uygun tekne tipini bulabilirsiniz.

Ön bilgileri madde madde sıralayalım:
1. Teknenizi bağlayabileceğiniz liman var mı? Liman var ise liman yakınlarında avlanabileceğiniz yerler var mı? Oraya tekne ile ulaşmanız mümkün mü?
2. Sahile demirliyorsanız burada tekneniz sert rüzgârlara karşı emniyette mi? Yoksa kıyıya çekme ihtiyacı mı duyacaksınız? Kıyıya çekme ihtiyacı duyarsanız nasıl çekeceksiniz? Böyle bir donanım var mı?
3. Amatör balıkçılıkta denizdeki akıntıları da göz önünde bulundurarak, teknede avlanan sayısı üç kişi olmalıdır ki oltalar karışmadan keyifli avcılık yapılsın. Kafa dengi üç kişiyi rahatça, emniyetli bir şekilde taşıyabilecek ve avlandırabilecek, ayrıca ailenizin denizi sevmesini sağlayacak sahil turları yaptırabileceğiniz boyutlarda ve tasarımda olmasına dikkat edin.
4. Teknenizin kıç üstü iki kişinin olta indirebilmesine elverişli olmalıdır, çünkü en rahat kısım burasıdır ve ayrıca büyük balık avında arkadan balığı idare etmek, balığın tekne altına kaçmasını önlemek daha kolaydır.
5. Boş zamanlarınızı olta avcılığına ayıracağımızı ve bu zamanların kısıtlı olduğunu göz önünde bulunduracak olursak, az bakım isteyen yapıya sahip olmalıdır.
6. Teknenizin motoru yeterli güçte, hızda ve kolay çalışır olmalıdır.
7. Sert havalarda denize açılmamamız gerekirse de bu tip havalara dayanıklı yapıya sahip olmalıdır.
8. Baş üstünde çapa ve ipini toplayabileceğiniz bölüm olmalıdır.
9. Yakaladığınız balığı koyabileceğiniz livarı olmalıdır.
10. Yağmurluk, ceket, su, yiyecek gibi malzemeleri koyabileceğiniz dolabı olmalıdır.
11. El aletleri, yedek yağ, yakıt koyabileceğiniz dolabı olmalıdır.
12. Oturma yerinde sırtınızı dayayabileceğiniz basitte olsa bir sırtlığı olmalıdır.
13. Yeterli ışık sistemi olmalıdır.
14. Tekneniz, kürekleriniz sizi rahatsız etmeyecek ve oltalarınızı dolaştırmayacak şekilde koyabilmenizi sağlayacak şekilde tasarım edilmelidir.
15. Bayrak takabileceğiniz direği olmalıdır.

Bu saydığımız kıstasları göz önünde bulunduracak olursanız şartlarınıza uygun tekne sahibi olabilirsiniz.
09-12-2021, 03:08 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 887
Kıyı balıkçığı isminden de anlaşılacağı üzer deniz, göl yada akarsu kıyısından yapılan balıkçılığa denmektedir. El oltası veya makaralı olta kullanılarak yapılmaktadır.

Amatör balıkçılıkta en çok tercih edilen yöntemdir. En basit örnekle; bir makara misina, bir adet iğne ve iğneye takılacak yem bulunduktan sonra her türlü deniz kıyısından av gerçekleştirilebilir.

Kıyı balıkçılığı isminden de anlaşılacağı gibi oltanın kıyıdan denize doğru savrulması ile gerçekleştirilir. Bunun için kamış-makina kombinasyonu kullanılabileceği gibi yere açılan misinayı elle atarakta balık tutulabilir.

Makaralı Olta İle Kıyıdan Balık Avı

Bunun için ilk başta bir olta takımı (kamış+makina) temin etmek gerekiyor. Ortalama bir takım olarak 50 kafa bir makina ve 300cm uzunluğunda bir kamış işimizi görecektir. Avlamak istediğimiz balığın boyuna göre, makinamıza 0.25-0.40mm arası misina sarmalıyız. Eğer 0.25mm'den ince misina kullanırsak oltayı savururken kopmalar yaşayabiliriz, 0.40mm misinadan kalın misinalarda atış mesafemizi çok kısaltacaktır. 0.25-0.40mm misina aralığı en genel misina kalınlık tercihidir.

Misinamızı makinamıza sardıktan sonra tutmak istediğimiz balığa özel olta bedeni hazırlamamız gerekmektedir. Zargana balığı tutmak istiyorsak eğer şamandıralı takım, mezigt balığı istiyorsak 4 köstekli dip takımı, kefal balığı istiyorsak kıbrıs sarması gibi. Her balığın ayrı avlanma metodu ve kullanılan takımı vardır. Bunları zamanla araştırarak, ava gittikçe etrafımızdaki diğer balıkçılardan görerek öğrenebiliriz.

Her balığın avı ayrı takımlarla yapıldığı gibi her balık farklı yemleri sevmektedir. Kefal balığı ekmek ile tutulurken çipura balığı yengeç ile tutulmaktadır. Bunları araştırdıkça öğrenebilirsiniz.

Kıyıdan balık avına giderken olta malzemelerimizi (yedek misina, iğne, kurşun, şamandıra) organize olarak koyabileceğimiz bir adet takım çantamız ve yakalanan balıklarımızı veya yemlerimizi koymak üzere bir adet kovamız yanımızda mutlaka bulunmalıdır. Eğer taşıma sıkıntımız yok ise oltamızı suya attıktan sonra gergin bir şekilde yaslayabileceğimiz bir adette tripod (kamış dayanağı) götürmekte fayda vardır, yeni aldığımız oltamızı olup olmadık yerlere yaslayıp düşürüp çizdirmek istemeyiz. Eğer büyük balık hedefliyorsak yakaladığımız balığı kıyıya alabilmek için bir adette kepçe gereklidir. Bu saydığım ihtiyaçları balık avına gidip geldikçe siz belirleyeceğiniz için daha fazla detaya girmiyorum.

El Oltası İle Kıyıdan Balık Avı
Bir adet kasnak ve kasnağa sarılı 100m misina ilk başta yeterlidir. El oltasının dezavantajı oltamızı atıp toplarken misinayı karıştırabilme ihtimalimizin yüksek olmasıdır. Avantajı ise elimizde tutacağımız oltamızdaki en küçük tıkırtıları bile hissedebilecek olmamızdır. Avlanılacak yeri seçerken dikkat etmemiz gereken husus oltamızı attığımız bölgenin derin olmasıdır. Kamış ile savrulan bir takım ile el ile savrulan bir takımın gittiği mesafe çok farklıdır. El oltası ile asla kamışla atabildiğimiz mesafelere ulaşamayız. Eski usta balıkçıların en çok tercih ettikleri gerçekten zevkli olan bir yöntemdir el oltası ile avcılık.

Balıkçılık
İnsanların en eski çağlardan bu yana balık avladıkları bilinmektedir. Günümüzden 5.000 yıl öncesinden kalma, kemikten yapılmış ve bugün kullanılan örneklerine benzeyen iğneler bulunmuştur.

Çinliler M.Ö. 3.000 yıllarında, tuzlu su doldurulmuş havuzlarda kefal üretiyorlardı. Eski Romalılar da havuz ve akvaryumlarda sazan ve tatlı su kefali yetiştiriyorlardı. Bu yöntemlerle balık yetiştirme ortaçağın sonlarına kadar sürdürüldü, ama bu tarihlerde terk edildi. Ancak 19. yüzyılda, Fransız hükümetinin balık üretimini başlatmasıyla yeniden gündeme geldi.

Bugün dünyanın birçok ülkesinde, sofrada tüketilmek üzere büyük çapta balık üretimi yapılmaktadır. Havuzlarda en çok sazan, alabalık ve sombalığı üretilir. Havuzlarda ayrıca soyu azalan balık türleri de yetiştirilmektedir. Tatlı su balıklarının üretiminde iki ayrı yöntem uygulanır. Örneğin sazan, besinini sudaki doğal ortamdan sağlayabileceği büyük göletlerde üretilir. Alabalık üretiminde, dar ve uzun ya da yuvarlak bir havuzdaki küçük bir alanda yüzlerce balık bir arada tutularak daha iyi sonuç alınır. Ama bu havuzlarda balıkların yemle beslenmesi ve gerekli oksijeni sağlayabilmek içinde suyun belirli aralıklarla değiştirilmesi gerekir. Başta Japonya olmak üzere çeşitli ülkelerde tuzlu su balıkları için denizlerde de üretim çiftlikleri kurulmuştur.

İstiridye, midye ve pavurya gibi öbür deniz hayvanları da bazı kıyı sularında yetiştirilmektedir. Doğal yolla üremiş larvalar ya da deniz üretim çiftliğinde yetiştirilmiş yavrular, uygun koşullara sahip bir ortama bırakıldığında çoğalabilir. Bazı Uzakdoğu ülkelerindeki deniz çiftliklerinde büyük çapta teke ve karides üretilir.

Tatlı Su Balıkçılığı
Makaralı oltalar bulunmadan önce, misina bir mantar ya da tahta parçasına elle sarılırdı. Balık oltaya takıldığında balıkçı seri hareketlerle balığı kıyıya çekerdi. Ama bu tür avlanma kolay değildi, misinanın dolaşması, düğüm olması gibi sorunlar yaşanırdı.

Oysa makaralı oltayla avlanmak çok kolaydır. Makara misinanın sarılmasını ve gerekirse gevşetilmesini kolaylaştırmıştır. Örneğin oltaya yakalanan balık sert hareketlerle direnirse makaradaki misina boşaltılarak balığa yol verilir. Balığın yorulup hareketlerinde yavaşlama görülünce, misina yeniden makaraya sarılarak balık çekilir. Ama makaralı oltayla balık avlarken, misinayı ne zaman boşaltıp ne zaman makaraya saracağını bilmek gerekir. Ayrıca misinanın da bir dayanma gücü vardır. Hızlı bir akıntıda balığın çekiş gücü karşısında bunu da hesaba katmak gerekir. Büyük bir balık yakalandığında, onun direnme gücünü kırmak için arada bir misinayı gevşetmek ve balığa yol vermek gerekir. Bunun sonucunda yorulan balık daha kolay çekilebilir.

Avlanmanın önemli noktalarından biri, uygun olta iğnesi seçmektir. Avlanacak balığa göre, değişik büyüklük ve biçimlerde iğneler vardır. Ama bütün olta iğnelerinin ucunda, balığın ağzına saplandıktan sonra çıkmasını engelleyen bir damak (çengel) vardır. İğnelerin sapında da genellikle bir halka bulunur. Hayvan bağırsağından, naylon ya da çelik telden yapılmış "köstek" bu halkadan geçirilerek iğneye bağlanır.

Balıklar çeşitli yemlerle avlanır. Canlı ya da cansız yemler, iğnenin ucundaki damağa geçirilir. Balığın doğal besini olan böcekler, solucanlar, küçük kurbağalar ya da avlanacak balığa göre çok küçük balıklar, en çok kullanılan canlı yemlerdir. Cansız yem olarak ise hamur, ekmek içi, haşlanmış buğday, peynir gibi yiyecekler ya da tüy parçası, yapay sinek gibi yapay yemler kullanılır.

Oltayla balık avlamak ustalık ister. Avlanacak balığın bulunabileceği yeri, suyun yüzeyinde ya da dibinde mi olduğunu bilmek gerekir. Öte yandan oltayı balığın yem aradığı yere atabilmek ya da indirebilmek gerekir. Örneğin somon balığı ve alabalık dışındaki bütün tatlı su balıklarını avlamak için olta dibe bırakılır. Somon balığı, alabalık, gölgebalığı, tatlı su kefali ve kızılkanat avlamada yaygın olarak sinek oltası kullanılır. Yapay sineği uzağa atabilmek için kamışın çok esnek olması, ucunda da kalınca bir misina bulunması gerekir. Oltanın ucuna bağırsak ya da naylondan yapılmış 2-3 metre uzunluğunda bir beden, bedenin ucundaki iğneye de tüy parçaları, kürk, ipek ve parlak tellerden yapılmış yapay sinek bağlanır bu şekilde balık avlanır.

Amatör Deniz Balıkçılığı
Amatör deniz balıkçılığında da tatlı su balıkçılığında kullanılan olta takımlarının hemen aynısı kullanılır. Ama kamış ve misinaların daha sağlam olması gekekir. Oltanın iyice derine inebilmesi için daha ağır kurşunlar (iskandil) ve iri balıkları da yakalayabilmek için daha büyük iğneler kullanılmalıdır. Dipte ya da dibe yakın derinliklerde yaşayan mezgit, morina ve yassıbalıkları avlamak için yem olarak karides, midye ve solucan tercih edilir. Uskumru ve lüfer ise, hareket halindeki tekneden kaşıkla ya da doğal yemle tutulur.

Deniz balıkçılığında köstekli olta da çok kullanılan olta tiplerinden biridir. Bu oltanın ucundaki iskandilli bedenine, belirli aralıklarla pirinç telden yapılmış köstekler bağlanır. Bu oltanın adı da bu kösteklerden gelir. Kösteklere kısa misinalar, misinaların ucuna da iğneler takılır. Köstekli oltayla balık avlamada canlı yemler kullanılır. Avlanma sırasında olta gergin tutulur ve balık yeme atladığı anda olta hafifçe silkelenerek balığın iğneyi yutması sağlanır. Sonra balığın iğneden kurtulmasına fırsat vermeden hızla çekilir.

Denizlerde balık avlamada çok yaygın olarak kullanılan çapari de bir tür köstekli oltadır. Ama çaparide canlı yem kullanılmaz, onun yerine genellikle hindi, kaz ve tavuk tüyü gibi yapay yemlerden yararlanılır. Çapari, bir olta (makaraya ya da mantara sarılmış misina), misinanın dolaşmasını engelleyen bir fırdöndü, fırdöndüden iskandile kadar uzanan ve gene misinadan yapılan bir beden ile en uçtaki iskandilden oluşur. Bedenin üzerine, belirli aralıklarla, uçlarına iğne takılmış kısa misina parçalarından köstekler bağlanır. İstavrit gibi küçük balıkları avlamada 10 köstekli (10 iğneli) bir çapari yeterlidir. Ama çaparideki köstek sayısı palamut avında 35'e, torik ve kofana denen iri palamut ve lüfer avında 55'e kadar çıkar.

Kılıçbalığı, orkinos ve tarpon gibi, bazılarının ağırlığı yarım tonu bulan büyük deniz balıkları da hareketli bir tekneden oltayla avlanabilir. Bunun için çok kalın ve sağlam bir kamış ve uzunluğu en az 360 metre olan misina gerekir. Bu tür avlanmada balıkçı kamışın ucunu, beline taktığı özel bir kemere oturtur. Oltaya yakalanan bu kadar ağır balıkları çekmek ve onların direnme gücüne karşı koyabilmek kolay değildir. Onun için yakalanan balık yoruluncaya kadar tekneyle izlenir. Uzun bir süre yol alındıktan sonra balıkçı misinayı makaraya sararak balığı tekneye yaklaştırır. Yakalanan balık ya tekneye alınır ya da teknenin yedeğinde limana kadar çekilir.

Ernest Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz adlı romanında, oltayla büyüm bir balık yakalayan yaşlı bir balıkçının, bu balığı kıyıya çekebilmek için verdiği mücadele ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
09-12-2021, 03:06 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 841
Su üstünde hareket halindeki bir teknenin arkasından bırakılan seğirtme (Marmara’da) veya sırtı (Ege ve Akdeniz’de) olarak adlandırılan takım düzeneğinin av mahali üzerinde sürütülerek gezdirilmesi esasına dayanır. Doğal veya yapay yemli olarak iki türlü yapılır. Benim burada anlatacağım yırtıcı (predatör), orta veya yüzeye yakın sularda dolaşan ve yaşamlarını dibe bağımlı olmadan (pelajik) sürdürebilen büyük gezici balıkların, açık denizlerdeki avlanma tekniğini basitce anlatmaktır.

Saldırgan ve yırtıcı olan, orkinos, kılıç, torik, kofana veya benzeri avlarda genellikle bu teknik uygulanır. Teknikteki temel esaslar aynı olmakla birlikte, takımlarda ve uygulamalardaki değerler çeşitli koşullara göre farklılık gösterir.

Bu tip avların takımları genel anlamda ağır takımlar olarak adlandırılır ve düzenekler bu esasa uygun hazırlanır. Modern anlamda temel takım malzemeleri içinde, çekeri yüksek roller klavuzlu kamışlar, çıkrık makinalar, örgü (spectra veya dacron) olta ipleri, bilyalı fırdöndüler, fluorocarbon ve çelik tel bedenden ve yemlerden oluşan modern ana malzemelerdir. Ayrıca yardımcı malzemeler olarak; daldırıcılar, sağlam iple küçük bir şamandıraya bağlı zıpkın ve kakıcıda ekleyebiliriz.

Takım


Hedefteki avın özellikleri (ağırlık ve direnç mukavemeti) göz önünde bulundurularak oluşturulur. Buna göre benim orta ağırlık bir takım için kendime oluşturduğum malzemem şöyle. Kamış çekerim 50lb (22kg), çıkrık makina çekerim 15kg, spectra olta ipi çekeri 80lb (36kg) ve uzunluğu 450m. Burada dikkat edilmesi gereken beden çeker değerinin, komple donanımımızın ve can güvenliğimizin önemi açısından kamış veya olta (hangisinin çeker değeri düşükse onun değeri baz alınarak) en fazla 2/3 oranında olmasıdır. Örnek olarak benim kamış çeker değerim olta çeker değerinden az olması sebebiyle beden çeker değerimi kamışımın çeker değerini göz önüne alarak oluşturmam gerekir. Herhangi güçlü bir mukavemet karşısında veya olumsuzluk anında bedenin bu şekilde oltadan ayrılması kolaylaşır ve üzücü olaylara sebebiyet vermesi önlenir. Düzenek; beden 1.5 ila 2 kulaç fluoro carbon misinadan olup 50lb çeker değerine sahiptir, eğer daldırıcı (planner) yardımcı aracı veya kıstırma kullanılacaksa bu her iki aparatın kuvveti (hız/derinlik) veya ağırlığı oranında beden uzunluğunu da artırılmalıyız. Buradaki amaç sürütme anında yardımcı aracın su içinde yapacağı tepkime nedeniyle av üzerindeki ters etkisi, beden vasıtası ile yemden uzaklaştırılarak avın ürkmesi de mümkün olduğu kadar önlenmiş olur.


Uygulama Tekniği

 
Açık denizlerde orta veya yüzeye yakın dolaşan balıklar süratli balıklardır, bazı türler saatte 90km hızın üstüne dahi çıkabiliyorlar. Bunun için teknemizin de saatte en az 10 knot (18.5km) bir seyir gücü hızına sahip olması gerekir. İlk hareket hızımız minimumda olmalı ve takımı suya yavaş yavaş bırakarak başlamalıyız. Takımı suya indirirken yemin hareketi gözlenmeli ve doğru durduğundan emin olunduktan sonra oltamızı teknemizin arkasından 50m kalama vererek bırakmalıyız. O andan itibaren güvenliğimizi düşünerek kesinlikle olta ipine dokunulmamalı ve müdahale etmeden güvenli bir konumda beklemeliyiz. Ayrıca çıkrık makinamızın gerilim ayarını, avın vurduğu anda boşalmasına izin verecek oran ayarında olmasına da dikkat etmeliyiz. Gezdirilecek yemin 2 ila 5 metre derinliğe indirilmesinden sonra teknemizin seyir hızına iki knot ile başlayarak üç veya dört knota çıkarmamız başlangıç için yeterlidir. Ayrıca aşağıda sıralamağımız bazı bilgileri de av esnasında göz önünde bulundurmakta fayda vardır.

1. Her zaman küçük yemle başlayıp ve duruma göre yeminizi büyütün.
2. Yapay yem rengini ve parlaklığını ortamına göre seçin.
3. Hızınızı ve yemin büyüklüğünü arttırdıkça av olacak balıkta büyüyecektir.
4. Uzun zaman sabit bir seyirde herhangi bir etki yoksa, yemi büyütüp daha derine daldırın ve seyir hızını da biraz artırın.
5. Balıkçıların en iyi dostları martılardır, çünkü balığın bulunduğu yeri yalnızca onlar söyler.
6. Avın yakalanması halinde onu hemen tekneye almak için acele edip heyecanla aniden çekmeye başlamayın, tekneyi ona doğru çevirip oltayı sararak boşluğunu alın, yol istediğinde de kaloma verin. Makinenizin sonuna gelen olta ve takımınızdan olmayın. Onunla oynayıp hem avın zevkini çıkartın hem de onu yorun, yoksa kullandığınız ince takım koparak "kaçan balık büyük olur" hikayesi ile kendinizi üzmeyin.
7. Yakalanan avın ne oluğunu tahmin etmek ustalaştıkça kolay olur. Mesela orkinos şiddetle atladığı yemi hızla derine çeker, kılıçbalığı yatay olarak deniz yüzeyine yakın sağa/sola hızlı hareket eder ve tekneye yaklaştığını hissettiği an direncinin en üst noktasını gösterir, köpekbalığı denizin içinden çekilen ağır bir yük gibidir.

Şamandıra ve zıpkının olması şu bakımdan önemlidir, eğer avımızla başa çıkamıyorsak ve ayrıca elden de kaçırmak istemiyorsak avın gözüyle sırt yüzgeci arasına sapladığımız zıpkını şamandırası ile birlikte denize bırakır oltayı keser atarız. Av yorulduktan ve kendini teslim ettikten sonra ancak onu güvenle alabilmemize yarar. Kakıç, büyük bir avı tekneye rahatça sallasırt yapıp çekebilmek için her zaman gerekli bir araçtır.
09-12-2021, 03:06 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1194
Uzun süredir Avrupa’da kullanılmasına rağmen, ülkemizde birkaç yıldır yapılan bir av türü, Jigging. Yani dikey sırtı.

Bu avda da hedef yine yapay balık, silikon balık ve ahtapotlardaki gibi avcı balıklar. (Akya, Sinarit, Orfoz ailesi vb.)

Buradaki amaç daha sonra çeşitlerini tanıtacağım, farklı ağırlıklarda olan jiglere, kaçan ya da yaralı balık hareketi yaptırarak avcı balığı cezp etmek.

Birkaç farklı stilde yapılan bu hareketler, bazen hızlı şekilde 2-3m çekip, bekleyip tekrar çekerek, bazen kısa mesafelerde hem çekip hem kamışı aşağı-yukarı hareketlerle sallayarak, bazen de iki hareketin karışımı gibi birkaç metre çekip birkaç metreyi de hem çekerek hem de kamışı sallayarak yapıyoruz.

Bu hareketleri ne çok hızlı ne de çok yavaş yapmamamız gerekiyor. Çünkü çok hızlı çekersek balık kendi bulunduğu ortamdan aynı hızda avımızın peşine gelmeyebilir. Çok yavaş çekersek de tam tersi olup, halk arasında "yemi koklatmak" dediğimiz durum olacağı için sonuç alamayabiliriz.

Burada dikkat etmemiz gereken bir diğer önemli husus ise balığın ilk darbesini hissettiğimiz anda iğnenin tam oturması için takıma zarar vermeyecek bir güç ile yukarıya doğru yüklenip, iğne damağının tam oturmasını sağlamamız gerekmekte. Aksi takdirde avcı balıkların bir çoğunun ağız yapısı sert olduğu için balığı kaçırma ihtimalimiz olabilir.

İsterseniz birazda Jigging nerede ve nasıl yapılır, ondan bahsedelim.

Jiggingde en verimli bölgeler genellikle yamaç bölgeler, otluk bölgeler ve çok sık şekilde iniş-çıkışlı olan ketirlik diye de adlandırdığımız yerlerdir. Ayrıca düz bir zeminde ilerlerken sonarınızda belirecek olan büyük bir taş görürseniz, onun çevresinde denemeyi ihmal etmeyin.

Yamaç bölgede avlanırken akıntı, rüzgar sizi açıktan yamaca doğru sürüklüyorsa jig daha geriden geleceği için taktırma ihtimaliniz oldukça yüksek olacaktır, dikkat etmelisiniz.

Akya (Lichia amia) , Kuzu (Seriola dumurilli) özellikle bu yamaçları çok seven iki ayrı balıktır ve avları çok heyecan vericidir. Jig'i kaptıktan sonra çılgın bir güç ile ilk belirlediği yöne doğru uzaklaşmaya çalışır. Kalama ayarını iyi yaptığınız takdirde bir süre sonra yavaşlamaya, hatta çektiğiniz zaman size doğru gelmeye başlar. Dinlendiği zaman tekrar karşı koyacaktır. Kullandığınız takımınız sağlam, ipiniz yeterli ise galip çıkan siz olursunuz.
 
Yamacın zirvesinde ya da düzlük bir alanda otla karışık bir bölgeye girdiğinizde karşınıza Sinaritin (Dentex dentex) çıkma ihtimali çok yüksektir. Ve sinaritin geldiğini anlamak çok kolaydır. Öncelikle sonarınızda Akya ve Kuzu balığı gibi görmeniz mümkün olacaktır. Yakalandığı zaman ise o çok sert vuruşlarından onun bir Sinarit olduğunu anlamanız mümkündür. Bazen tek, bazen çift, bazen de küçük gruplar halinde gezerler. Eğer şansınız varsa jig yapan birkaç avcı aynı anda balık alabilir.

En sürpriz av ise genellikle taş, kaya altında yaşayan Orfoz (Serranidae) ailesinin üyeleridir. Sonarda görmeniz pek mümkün değildir. Ancak yaşadığı yeri tahmin ederek avını yapmanız mümkün olacaktır. Genellikle avını taş, kaya altında saklanarak beklediği için yemini almasıyla beraber tekrar oraya dönmek ister. Jiginize binen ağırlığın bu aileden birisi olduğunu anladığınız zaman en kısa sürede bütün riskleri göze alarak onu yaşadığı taştan uzaklaştırmanız gerekir. Aksi takdirde taşın altına girdiği zaman çıkarmanız çok zor ya da imkansız olacaktır.

Jig yaparken benim size özellikle tavsiye edeceğim konulardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz;

Güneşli, açık havada parlak ve canlı renkler, bulutlu havalarda ise fosfor ve beyaz, açık sarı gibi renklerin ağırlıkta bulunduğu jigleri kullanmalısınız. Özellikle 60m'den daha derine atacaksanız kesinlikle fosforlu olmasında fayda var.
 
Akıntılı sularda ya da rüzgarın tekneyi sürüklediği zamanlarda ahtapot şeklindeki jigleri mümkün olduğunca kullanmamalısınız. Çünkü bu tarz jiglerin üzerinde birçok püskül olduğu için sürtünmeden dolayı inişleri çok daha yavaş olur. Bu da sizin örneğin 40m'lik bir derinliğe 60m ip bırakarak inmenize neden olabilir.

Jigging tekniği sadece tekneden değil aynı şekilde kıyıdan yapılabilen bir avlanma şeklidir. Tek fark kıyıdan kullandığımız jig'lerde ağırlığın, tekneden kullandıklarımıza nazaran daha az olmasıdır. Kıyıdan jig yapmak için ideal yerler birden derinleşen kayaların üzeridir. Avlanma şekli yine teknedekinin aynısıdır. Yanımızda uzun saplı bir kepçe bulundurmak, tutacağımız balığı almak için bize çok fayda sağlayacaktır.

Genel Olarak Jigde Kullanacağımız Malzemelerin Özellikleri


Jig Kamışları

Genellikle farklı güçlerde oldukları için (12kg, 15kg, 18kg vb.) sertlikleri de çekerleriyle orantılıdır. Örneğin düşük çekerli bir kamış daha esnek, yüksek çekerli kamış ise daha sert olacaktır. Hangisinde daha iyi ritim yapacağınıza deneyerek karar vermenizde yarar vardır. Ben ilk başladığım dönemlerde yüksek çekerli bir kamış kullanmıştım. Fakat daha sonra kullandığım düşük çekerli kamışla daha az yorulduğumu fark ettim.

Makineler

Kesinlikle dikkat etmeniz gereken husus, jig makinelerinin standart makinelerdeki gibi geri dönüş ayarı yoktur. Kol gövdeye sadece ileri çevrilerek vidalanma şeklinde monte olur. Klasik makinelerde ise küçük bir düğme aracılığıyla kolu geriye de çevirme imkanımız olduğunu biliyorsunuz. Kolu geri dönebilen makineler, jig makineleri kadar güçlü olmadığı için ilk dönemlerde sorun yaşatmasalar da zamanla, birkaç büyük balıktan sonra dişlilerinden hasar göreceklerdir.

Örgü İpler

Özellikle 8 kat örgü olmasına dikkat edilmelidir. 0.40-0.45mm jigde ideal bir kalınlık olup, daha kalın olması halinde sürtünmenin artmasından dolayı iniş çıkışlarda yavaşlama söz konusu olacaktır. Bu da sizin gereksiz güç sarf etmenize neden olur.

Misina

Jigle ip arasına bağladığımız 5-6 kulaç boyundaki misinedir. Kalınlığı 0.60-0.70-0.80 gibi olmalıdır. Bunu kullanmamızın sebebi ipten daha az görünür olması ve ipin esnememesine rağmen misinanın esneyerek balığın ilk darbelerini emmesidir.
09-12-2021, 03:05 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1089
Surf Casting nedir dersek; avlağımızda mümkün olduğunca uzağa atış yapılması demektir. Amaç nedir dersek; amaç şudur ki: denizlerin dip yapıları sürekli değişmektedir. Kıyıdan açığa gittikçe derinleşmektedir. Genellik ile 100-200m mesafede dalga tepecikleri adı verilen kum tepeleri oluşmaktadır. Yani sizin rüzgarlı havalarda dalganın başladığını gördüğünüz yerin 5-10m ilerisinde yer almaktadır. Deniz dibinde yer alan mikro plazmalar, kurtlar, böcekler vs. kum tepeciklerine çarpan dalgalar sayesinde deniz dibinden ayrılmakta avcı balıklara kolay yem olabilecek şekilde suyun içinde savrulmaktadırlar.

Kıyıya yaklaştıkça dalgalar gücünü çok fazla kaybetmez ama balıklar için zorlu bir maraton olduğundan genellik ile balıklar ilk dalganın kırılma noktasına (100-200m'lere) yakın yerlerde yemlenme yaparlar (levrek, çupra, eşkina, kalkan vs). Amaca geri dönecek olursak uzak mesafe yani Surf Casting, avlanma yüzdemizi yükseltmek içindir.

Surf Casting İçin Kamış Seçimi


Surf Casting'te Çok sayıda atış şekli vardır. Bunlardan bir kaçını size şöyle sıralaya bilirim.

1- Pendullum: Burada kurşun havada iken 2-3 kez sarkaç hareketi yaptırılır ve kurşun en uzak noktada iken fırlatmaya geçilir.
2- Off The Ground: Kurşun arka tarafta yere oturtulur takım gergin tutulur ve fırlatma yapılır.
3- Owerhead: kurşun arka tarafımızda ve havada iken baş üstünden savurma şekli (sazan avcılarıda bu yöntemi göllerde uygular), kazma atışı diyede bilinir.

Pendullum atışı için kamışlar özel üretilmektedir. Her kamışla yapılabilir ama çok yüksek bir baskıya maruz kalmaktadır. Yani kamışın kırılma yüzdesi çok yüksek. Türkiye'de malesef bu tarz bir kamış satılmamaktadır.

Off The Ground atışı biraz daha az baskıya maruz kalır genellik ile yumuşak tipte kamışlar tercih edilmektedir.

Owerhead atışı oldukça kolay bir atış tarzıdır. Genellik ile sazan avcılarının kullandığı bu tarz atışlar ağır takımlar içindir. Kamış atar değeri 150-200gr ve sert kamışlar tercih edilmektedir.

Atış teknikleriniz kısaca özetledik daha çok atış çeşitleri mevcuttur. Burada önemli olan hangi atış tekniğini kullanmak istediğinizdir. Seçimlerinizi hangi tekniği kullanıyorsanız ona göre yapmalısınız.
Surf Kamışların Başlıca Özellikleri
Teleskopik surf kamış, parçalı surf kamış olarak 2'ye ayrılır. Surf kamışların boy oranları 3.5m'den 6m'ye kadar değişkenlik gösterir. Yüzükleri de genellersek örgü diye tabir edilen ip misinalar için özel üretilir. Bildiğiniz üzere ip misinalar nomal yüzüklere çok büyük zararlar vermektedir. Bu yüzden Surf Casting için üretilen kamışların çoğunda artık bu tarzda dayanıklı (fuji) yüzükleri görmek mümkün. Yüzük genişliklerine genelde ülkemizde pek dikkat edilmez ama Surf Casting'te çok büyük önem taşımaktadır. Kamışımızın yüzük büyüklüğüne göre makinemizi tedarik eder isek atışlarımızda misinamızı daha rahat boşaltma imkanı sunduğunu göreceksiniz.

Surf Casting Makineleri

Surf Casting makinesi dediğimiz zaman diğer makinelerden ayıran özellikleri vardır.

1- Oldukça büyük sarma kafası ve geniş misina yayılma yüzeyi.
2- Düşük devir 1:4.00 ve daha altıda olabilir, güçlü sarma sistemi.
3- Uzun sarma kolu (güç kazanmak açısından).
4- Sağlam iç mekanizma.

Genellik ile 45-50-60-70 kafa makinalar tercih edilmektedir. Bunların yanı sıra Conventional makinler, özellikle yarışmalarda ve tercihe göre denizde de kullanılır.

Surf Casting Takım Hazırlama Ve Beden Bağlama

Pater Noster; genelde levrek takımıda denir. Deniz avlarında yüksek başarıya imza atmış bir sistemdir.

Gerekli Malzeme
1. Single Rigging Sleeves - Tel Boru (bulamayanlar stoper kullanabilir). Genelde misinayı keseceği düşünülülerek tel boru fazla tercih edilmemektedir. Altta resim ile belirteceğim.
2. Two Way Clear Beads (boncuk) altta resim ile belirtecegim.
3. Bulabildiğiniz en ufak fırdöndü (koyu renkte).
4. Elastik yem ipi.
5. Kurşun klipsi.

Yapıcagımız beden Surf Casting'te kullanıcağımız için iğne aralarını uzun tutmanızı öneririm avcılığını arttırmak açısından. Kurşun klipsimizi bedenimizin bir ucuna bağlıyoruz. Klipsten 20-25cm yukarısına (bu benim seçimim) 3'lü düğüm atıyoruz ama sıkmadan elastik misinamızı arasından geçiriyoruz ve düğümün kendini kesmesini minimuma indiriyoruz. Düğümümüzü sıkıyoruz ve kalan parçaları kesiyoruz.

Düğümün amacı iğne bedenimizin ana bedende sabit kalmasını sağlamak. Sıralamamızı yapıyoruz boncuk, fırdöndü, boncuk şeklinde ve yine düğümümüzü atıyoruz. İkinci bir iğne ilave etmek istersek yaptığımız işlemi bedenin neresine gelmesini istiyor isek orasına tekrarlıyoruz. En son olarak fırdöndümüzü bağlayıp bedenimizi bitiriyoruz.

Bu işlemleri yaptınız diyelim şöyle bir sorun ile karşılaşabilirsiniz. Düğümlerin takımı atarken yerinden kaymaması gibi bunu çözmek içinde japon yapıştırıcısından yardım alıyoruz. Ufak birer damla yeterli olucaktır.

Japon yapıştırıcısını yapıştırırıken boşta yapmayın sertleştiği zaman atışlarınızda sorun yaşayabilirsiniz bu yüzden şu şekilde ufak bir aparat yardımı ile bu olayıda çözebiliriz. Ufak bir tahta yada mukavva 2 ucuna köpük yada strafor. Arasına sıkıştırın ve japonlayın.

Yem İpi ve Yem Şişinin Kullanılması


Elastik Yem İpi
Özellikle surf atışları gibi atışlarda yemlerinizin bütün olarak iğne üzerinde kalması zordur. Güçlü ve çok ince olan bu elastik ip ile yemleri güçlü bir şekilde iğnelere sabitlersiniz. İster iğneye bütün kurt takın, isterseniz yaprak kesim balık eti isterseniz de tavuk parçaları. Yeminiz atış hızının etkisi ile iğneden sıyrılmaz, iğneleriniz açıkta kalıp av şansınız azalmaz.

Yem ipi organiktir, suda kalsa dahi zamanla çözülerek doğaya zararsız hale gelir. Usta balıkçının çantasında mutlaka olması gereken bir olta malzemesidir. Yem şişi için resim koyuyorum ama bu şişler şişlemek yerine yemi kazığa oturtmak gibi bir şeydir. El yapımı şişleri tercih etmek daha iyidir.

Kullanım amacı takılan yemlerin en uzak noktaya giderken formlarının bozulmaması içindir ve iğnemizde sağlıklı bir şekilde kalabilmesini sağlamaktır.

Surf Casting Teleskopik Kamışlar


Bilindiği üzere Surf Casting kamışları parçalı ve teleskopik olarak 2'ye ayrılır. Eski tür ve yeni tür kamışları tanıyalım;

Eski Tür Surf Casting kamışları: Tutacak yani makara ve kamış dibi yakın olan parça sayısı çok olan kamışlardır. Bu kamışların asıl amacı ağır takımları uzak noktalara ulaştırmak içindi. Daha sonraları bu kamışları Surf Casting ismini verdiğimiz kulvara koydular. Aslında bildiğimiz göl kamışları, tek farkı boyları ve biraz daha esnek olmaları idi.

Yeni Nesil Surf Casting kamışları: Daha konvansiyonel, daha pratik ve daha sağlam üretilmeye başlandılar. Önceden yüzük ölçülerinden ziyade iç halkalar ile ilgileniyorlardı yeni nesil Surf Casting kamışlarımızda ise yüzük büyüklükleri içerisindeki alaşımlar yüzüklerin duruş açıları ince hesaplar ile yapılmaktadır. Günümüz balıkçılığında amatörler arasında en çok kullanılan kamış çeşididir. 4 ile 8 (genelde) parçadan oluşurlar ve her bir parça iç içe girerek kapatıldığında 80-180cm arası kapalı uzunluğu ile taşıma kolaylığına sahip olması değişik uzunlukta ve parça sayısına sahiptirler. Genel anlamda 3 metreden 6 metreye kadar olup, kıyı balıkçılığında 3.50-4.50cm uzunlukta olanlar tercih edilir. Tabii boy seçiminin yanında atarı ve aksiyonu da göz önüne alınarak teleskopik kamış seçilmelidir. Surf kamışların diğer teleskopik kamışlardan farkı saplarının daha uzun (genelde ince) olması ve az sayıda halkalarının bedene daha uzak olmasıdır. Tabii bu misinanın halkaya sürtünme oranını düşüreceği için takımın daha uzağa gitmesi sağlanabilinir. Surf tipi uzak atış kamışları için 3.90 veya 4.50 en çok kullanılan uzunluklardır. Daha kısa olan kamışlar genelde yakın atım ve yemli takım atımı için kullanılırlar ve bu grup avlanma için 50-150gr atarlıları, aksiyon değerini de göz önüne alınıp tercih etmek uygundur. 3 metrenin altında uzunlukta teleskopik kamışlarda mevcuttur ama bu uzunlukta olan teleskopik kamışlar yerine parçalı kamış tercih etmek daha uygundur.

2 Firmanın Gerçek Atar Değerleri:

Shimano Surf Kamış Atarları – Japon Piyasası
AX : 100-145 gram
BX : 90-130 gram
CX : 85-130 gram
DX : 85-100 gram
EX : 75-100 gram

Dawia Surf Kamış Atarları – Japon Piyasası
25 : 75-110 gram
27 : 80-110 gram
30 : 95-130 gram
33 : 100-130 gram
35 : 110-145 gram

Yüzük Büyüklükleri ve Çeşitleri


Surf Casting kamış yüzüklerinin büyüklükleri 16mm'den 100mm'ye kadar çıkmaktadır. Yüzük büyüklükleri makinamızdan çıkan misinamızın düz bir çizgi gibi gitmesi için onu düz bir hat üzerinde tutmaya çalışır. Ve bu sırada misinanın en az şekilde sürtünme direnci göstermesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışır. Makinamızın ilk halka ile arasındaki mesafeye göre büyüklükler değişmektedir. Örneklemek gerekir ise; 88mm halka genişliğine sahip bir kamışa 45-50'lik kafa bir surf makinası uyumsuz kalır ve büyük ihtimal ile atışlarımızda takılmalar yaşayabiliriz ya da sürtünme yüzünden kısa mesafe atışı yapabiliriz.

Aslında kamışlar hakkında çok söylenilecek söz var ama hepsi birbirinden farklı ürünler olduğu ve aklınızda soru işareti kalmaması için şu kamış bu kamış demiyorum.

Surf Casting kamış alacağımız zaman dikkat edilmesi gereken hususlara biraz değinecek olursak şayet;

Surf Casting Kamışı Nasıl Olmalıdır?
1- Fuji reel makine yatağı ve halkalar (Fuji Alconite) serilerinden olabilir.
2- Halka büyüklükleri makine seçiminize göre değişeceği için makine seçiminiz ya da kamışa uygun bir makine edinmek.
3- En az 4 metre olmalı (kullanılacak mekana göre değişir)
4- Kamışımızın ucu ne sert ne de çok yumuşak olmalı sert olur ise çok sağır bir kamışımız olur. Yumuşak olur ise istediğimiz mesafeleri tutturamayabiliriz.
5- Kamışta kullanılan karbon, vernik oranı (çift kat vernik ufak tefek çiziklerin, karbona ulaşması ve bu çizikler sayesinde atışlarda patlama, kırılma olasılığına karşı profesyonelce bir koruma sağlar)

Örgü Misina Seçimi Ve Örgü Misinalar


Örgü misinalar sağlamlığı ile bir çok olta balıkçısı tarafından tercih edilmektedir. Gün geçtikçe ülkemizde de yaygınlaşan jig avcılığının vazgeçilmez malzemesi örgü misinalardır. Çıkrık makinalarda kullanıldığı gibi normal tip olta makinalarında da kullanılabilir. Tuzlu su ve tatlı suda rahatlıkla kullanılabilir, uzun ömürlü olması için tuzlu su kullanımı sonrası tatlı su ile yıkanması gerekmektedir. Örgü misinaların esneme oranı neredeyse %0 olduğundan en ufak bir balığın dahi oltaya vuruşu rahatlıkla hissedilebilmektedir. Güçlü ve büyük balık avlarında kullanıldığı gibi, diğer balık avlarında da kullanılabilir. Sağlamlığına güvendiğimiz bir örgü misina ile büyük bir balıkla rahatlıkla mücadele eder ve rahat yönlendirme yapabiliriz. Bunun gibi güçlü özelliklere sahip örgü misinaların dezavantajları da vardır. Çok çabuk karışabilir ve düğüm olabilir. Örgüler ip yapısına sahip olduğu için diğer misinalar gibi rahatlıkla çözülmeyebilirler. Ayrıca ülkemizde örgü misina fiyatları oldukça yüksektir.

Piyasada bir çok markanın örgü misinasını görmekteyiz ve genellikle bu yüzden satın alma konusunda oldukça kararsız kalırız. Bir örgü misina almaya karar verdiğimizde alttaki kıstaslar ile yola çıkarak rahatlıkla bir seçim yapabiliriz.

Karar Vermemizi Kolaylaştıracak Kıstaslar
1. Hangi balık türünde kullanılacağı
2. Hangi yemli sistem kullanılacağı
3. Fiyat araştırması

Karar Verelim:
1- Hangi Balık Türünde Kullanılacağı: Avlanılacak hedef balık türü örgü misina satın almamızda en büyük etkenlerden bir tanesidir. Balığın büyüklüğü, mücadele oranı ve kuvveti çok önemlidir. Örneğin; turna balığı avlayacak isek, seçimimiz ince ve çekeri yüksek örgü misinalardan yana olmalıdır ki sahtemizi veya yemimizi ileri noktalara oltamız ile rahatlıkla atabilelim.
2- Hangi Yemli Sistemin Kullanılacağı: Buradaki maksat 1. maddede belirttiğimiz örnekteki gibi sahte yem ile avlanacak isek ince örgü misina seçilmelidir. Dip oltası yani yemli olta kullanacaksak zeminin taşlık, kayalık yapısından kolay yıpranıp kopmaması için kalın örgü misinalar seçilmelidir.
3- Fiyat Araştırması: Ülkemizde oldukça yüksek fiyatlarda satışa sunulduğu için fiyatının iyi araştırılıp karar verilmesi gerekir. Buda kesemizin durumu ile doğru orantılıdır.

İğne Seçimi Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler


Bu konuda kullanılan iğnelerin türlerini, nerede kullanıldıklarını ve hangi balıklarda kullanıldıklarını kısaca elimden geldiği kadar sizlere anlatmaya çalışacağım. Bir iğnenin şekli ve özellikleri iğneye göre değişebilir, piyasada bulunan birçok çeşitteki iğnelerin uzunlukları ağız açıklıkları değişebilir fakat bir iğneyi alırken hangi balıkta ve hangi yemde kullanacağımızı bilmek çok önemlidir. Ayrıca hitap ettiğimiz balıkların ağız yapıları da iğnelerin seçiminde büyük rol oynar.

İğne Çeşitleri


1- Aberdeen (Aberdin): Aberdeen ismi verilen iğneler resimde görüldüğü gibi uzun sapli ve kısa uçlu iğnelerdir. Parakete iğnelerine benzerler, bu tip iğneler ince yapıya sahiptir. Genelde yem olarak kurt seçtiğimizde bu iğneleri seçmemiz daha faydalı olur. Kurdu çok zedelemez ve yemlememiz daha kolay olur. Bu iğneler yumuşak ağız yapısına sahip balıklara hitap ederler. İğnenin yapısının ince olması yumuşak ağız yapısı olan balığın ağzına daha kolay saplanmasına yardımcı olur. Bu tip iğneleri sert çene yapısı olan balıklarda kullanmamız büyük bir yanlış olur çünkü güçlü ve sert çenesiyle iğneyi rahatlıkla bükebilir.


2- Live Bait Hook (Canlı Yem İğnesi): İsminden de anlaşıldığı gibi bu tip iğneler canlı yemlerde kullanılır. İğnenin sonunda yan yapılışının amacı misinanın uyguladığı güçle iğnenin ucunun öne doğru gitmesi ve balığın ağzına kancalanmasını daha kolay yapmaktır. Sapının kısa olmasının nedeni ise yemlediğimiz canlı balığın hareket etmesini engellememek içindir.


3- Çember İğne: Çember iğneler genelde sert çene yapısı ve keskin dişleri olan balıklarda kullanılır. Bu tip iğnelerin özelliği balığın ağzına saplanmasıdır. Özellikle kullanıldığı balıklar çupra, mercan gibi sert çeneli ve lüfer gibi keskin dişleri olan balıklardır. Bu balıklarda daha büyük başarı gösterir.


4- Sahughnessy (Saugnesi): Bu iğneye ayrıca benzerliği nedeni ile J tipi iğnede denilmektedir. Bu iğne klasik bir iğnedir genelde mırmır balıkçılığında kullanılmaktadır en klasik modeli Mustad 1144'tür. Yumuşak ağız yapısı olan balıklarda daha çok başarı gösterir.


5- Kahle: Bu tip iğneler biraz yuvarlak iğnelere benzemektedir fakat tasarımları çok değişik amaçlar içindir. Bu iğneler çok iyi saplanır ve balığın içinde saplanması için tasarlanmışlardır. Genelde yemi tedirginlikle yiyen balıklarda kullanılır. Bu tip iğneyi yutan bir balığın kaçarı yoktur. Bu tip iğneleri kullanmaya karar verdiğimizde yakalanan bütün balıkların öleceğini bilmemiz iyi olur çünkü iğne içine saplandığı için balık ölümcül bir şekilde yaralanır.


Özel Tasarımlı İğneler
1- Messler (Misler): Bu iğneler yem olarak kurt kullandığımızda kullanılır. İğnenin tasarımı yemi hareket halinde gibi en doğal halinde göstermektir. Yumuşak ağız yapısı olan balıklarda kullanılır.


2-Weed-Less (Vid-Les): Bu tip iğneler kayalık ve yosunluk yerlerde avlanmak için tasarlanmış iğnelerdir. İğnenin ucunda bulunan yay sayesinde iğnenin ucu kayalara ve yosunlara takılmaz. Genelde kayalık yerlerde güçlü ve sert çene yapısı olan balıklar bulunduğu için balık iğnenin ucunda bulunan yayı kolaylıkla bastırabilir.


Denizlerde ve tatlı sularda birçok balık türünü avlarken olta takımlarımızda iğne seçimi büyük önem taşır. Avlamak istediğimiz balığın türü genel yapı özellikleri ve damak yapısıdır. Bu özellikleri bir bir ele alarak iğne seçimini yapmalıyız. Koca ağızlı bir balık yakalarken ufak iğneyi balık midesine kadar yutup balığın işkence çekmesine ve vakit kaybına sebep olacaktır. Kuvvetli balık yakalamak istediğimizde esnek iğne kullanmakta iğnenin açılmasına sebep verebilir.

İğne uçlarımızı av esnasında kontrol edip körelenleri değiştirmeli veya bilemeliyiz. Özellikle sert damak yapısına sahip balıklar ve çok ilişkenli yerlerde iğnenin ucu çabuk körelecektir. Keskin olmayan bir iğne fazlaca balık kaçırır.

Surf Casting Makina Çeşitleri Ve İncelemeleri


Bu kamışlarda kullanılan makineler özel makinelerdir.
- Surf Casting Reel adı verilen bu makinelerin özelliği, geniş sarım kafasına sahip olmalarıdır. Bu geniş kafa savurma sırasında minimum sürtünme ile maksimum misina boşalmasına olanak tanımaktadır.
- Bazı modellerde makine kafaları konik bir şekilde de olabilmektedir. Genel olarak surf makineler önden kalama olarak üretilmektedir.
- Aşağıda buna örnek Shimano markasına ait 2 surf makine modeli görülmektedir.

Shimano Filiegen

Shimano Power Aero Spin Power

Bazı çok özel modellerde hem önden hem de arkadan kalamanın bir arada kullanıldığı çift kalamalı modeller bulunmaktadır ki bu modellerde kalamayı boşlayan kalama levyesi de bulunabilmektedir. Aşağıda bu tarz makinelere örnek 2 makine görülmektedir.

Daiwa Windcast 5000 Z
 
Daiwa Tournament Surf 45 QD

Shimano Big Baitrunner Longcast
09-12-2021, 03:04 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1090
Kıyıdan at-çek yöntemi ile balık avlamak için bazı özelliklerin bir arada olması gerekmektedir.

Bunlar sırasıyla, iyi bir spin kamış, hafif bir makina ve kullanılan rapala ve silikonlar.

Spin kamışları sahilde iseniz, 210cm ve 240cm seçiniz. Eğer bulunduğunuz yer, denizden yüksek bir yer ise, örneğin bir limanda iseniz 270cm ve 300cm seçiniz. Yani bu demektir ki, sadece bir kamış at-çek avcılığı için yeterli değildir.

Spin kamışın seçilmesinde en önemli hususlardan biri, kamışın makara takılan kısmı ile bitim noktası arası uzaklığının fazla olmasıdır. Bu mesafe sizin kamışınızı koltuğunuz altına alarak, kamışınıza hâkimiyetinizi sağlayacaktır. Kamış kullanımınızı kolaylaştıracaktır. Bu mesafenin kısa olması ise, kamışı koltuk altına alma şansınız olmadığı için, bileklerinizin aşırı şekilde yorulmasına neden olacaktır.
 
Sahte Balıklar için, 15-40gr atarlı spin kamışlar, silikonlar için ise, 5-25gr atarlı spin kamışlar yeterlidir. Kamış halkalarının büyük olması sizin lehinizedir. Misinanın daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda halkaların, paslanmaz "fuji" halkalardan olmasına dikkat ediniz.

Makina seçiminde özellikle çok pahalı makinalara yönelmeyiniz.  Makinedeki bilye sayısının 4'ten yukarı olmasına özen gösteriniz. Devir hızı yüksek makinaları tercih ediniz. Yani kolu bir kez çevirdiğinizde makara dönüş hızı mutlaka 5'in üstünde olmalıdır. Makina devir hızının yüksek olması, vereceğiniz aksiyonu kolaylaştıracaktır. Özellikle lüfer için hızlı sarım gerektiğinden bu tip makinalar tercihiniz olmalıdır. Makina seçiminizde dikkat edeceğiniz bir başka husus da, makinenizde "mücadele kalaması’nın olmasıdır. Tavsiye edeceğimiz makinelerden bazıları, Shimano Exage 4000 FD, Shimano Sustain 4000 FG ve Shimano Stradic 3000 Hegane

Makinenizin bobinine saracağınız misina ince ve çekeri yüksek olmalıdır. Misinanızın ince olması sahte balığınızı çok daha uzağa atma imkanı sağlayacaktır. Misinanızı makinanın bobinine sararken mutlaka sudan geçiriniz ve sıkı sarınız. İp misinada kullanabilirsiniz. İp misinanın esnek olmayışı sahte balığa aksiyon vermede kolaylık sağlar ve aksiyonu artırır.

Sahte balık  ve silikon seçiminde dikkat etmeniz gereken en önemli husus, balığın dikkatini çekecek ve onu tetikleyecek özelliklerin bulunmasıdır. Cam sahteler bu iş için biçilmiş kaftandır. Sahte Balık seçiminde denenmiş ve sonuç alınmış sahte balıkları tercih ediniz. "Rengi çok güzel, görünümü harika" deyip, sahte balık  almayınız. Sahilde, derinliği 4-5m'yi geçmeyen avlaklarda gagasız sahteler ve bu derinliği geçen avlaklarda ise gagalı sahte balıklar kullanınız.

Hangi balığın hangi rengi tercih ettiği konusunu dikkatle izleyiniz. Sahte balık  seçimlerinizin de buna göre şekillendiriniz.

Bu sahte balıkları kullanırken yaptıracağınız eskizlerin, aksiyonların önemi çok fazladır. Balığı cezbedecek hareketlerdir bunlar. Bu hareketleri yapabilmek, makinenizin devir hızıyla bağlantılıdır. Çok çalışarak yapabilirsiniz.

Örneğin zig zag hareketi yani balığın sağa sola hareketleridir ki bu aksiyonu siz kamışı bileğinizle sağa ve sola döndürerek yaptırabilirsiniz.

İkincisi kamışı vurdurarak yaptıracağınız kısa ve sert hamleler, üçüncüsü ise uzun hamleler ve son olarak da durdurup ani hareketlendirmelerdir.


Kamış, özellikle bu tarz avcılık için çok önemli bir malzemedir. Kamışın atar değerleri, uzunluğu, hassaslığı ve aksiyonun sertlik-yumuşaklığı gibi kavramlar oldukça önem taşır. Ayrıca kamışın yapıldığı malzemelerde önemlidir. Bu hem dayanıklılık hem de kamışın ağırlık ve hafifliğini çok fazla etkileyen unsurlardandır.

Benim şahsen ilk etapta en çok önem verdiğim husus kamışın hafifliğidir. Daha sonra ise sağlamlığı ve aksiyonunun sertliği gelmektedir. Kamışınız ne kadar güçlü ve sert olursa olsun hafif değilse at-çek avcılığının zevkine tam olarak varamayacaksınızdır ya da kamışı hafif olan biri bu zevki mesela 5 saat yaşayabilirken siz 2 saat sonra avı bırakmak zorunda kalabilirsiniz.

At-çek avcılığının en çekici yanlarından birisi karmaşık olmasıdır. Maalesef her şeyi tek bir malzeme ile yapmamız mümkün değildir ve buda bize doymak bilmez bir iştah ile malzeme arama ve satın alma hırsı vermektedir. Duyduğum, gördüğüm, okuduğum ve denediğim kadarıyla elimizdeki sahteleri en verimli kullanabileceğimiz en az üç farklı kamışımız olması idealdir. 5-20gr, 10-30gr, 15-40 veya 45gr üç adet kamışımız bulunması idealdir. Bunu belirtmemin sebebi denizde at-çek yapanların yüzde doksan dokuzunun levrek peşinde koşmasıdır. Malumunuz levrek sahteleri de 5gr ile 30-35 gr ağırlıklar arasındadırlar genelleme yaparsak eğer. Ağır kaşıklarla avlanmayı seviyorsak 20-60gr olanlarından da bir tane edinebiliriz.

Kamışlar ilk etapta parçalı ve teleskopik olarak ikiye ayrılırlar. Teleskopik kamışlar nispeten daha hafif ve taşınabilirlik olarak çok avantajlı olmakla birlikte, parçalı olanların dayanıklılık ve sertlik konusunda rakipleri yoktur. Parçalı olanlar genellikle ekonomik olarak da daha avantajlıdırlar. Aynı dayanıklılığa sahip bir teleskopik kamış, parçalı olandan büyük ihtimalle daha pahalı olacaktır. Çünkü çok parçalı olması sebebiyle dayanıklılığını sağlamak teknik olarak daha zordur üretici için. Taşıma probleminiz yoksa eğer parçalılardan şaşmayın derim ama çok fazla seyahat ederek avlanıyorsanız teleskopiklerinde bariz bir taşıma rahatlığı vardır ayrıca nispeten daha hafiftirler.

Teleskopik bir kamışınız var ise ve dayanıklılığına çok fazla güvenemiyorsanız kullandığınız makinenin kalaması büyük önem kazanır. Kalama dediğimiz olay balığı yormaktan ziyade balıkla mücadele esnasında kamışımıza zarar gelmemesi için kullanılmalıdır. Kalamayı kamışımızın dayanabileceği en son noktaya kadar sıkılı olacak şekilde ayarlamalıyız. Bu arada misinanızın çekerinin yeterli dirençte olduğunu varsayıyorum ve önceliği kamışa veriyorum.

Kamışlar üretilirken çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Fiberglas, karbon, karbon ve başka malzemelerin karışımları vs. Çok fazla teknik ayrıntıya girmeden karbon içerikli malzemelerin daha dayanıklı ve hafif olduğunu söylemekle yetineceğim. Yalnız karbon kamışların yere düşme ve çeşitli darbeler sonrasında alabileceği yaralar dolayısıyla sonraki avlarda fazla bir abanmada kırılabileceğini de göz önünde bulundurmalısınız. Dolayısıyla karbon kamışlarımızı daha özenli kullanmalıyız.

Misinamızı geçirdiğimiz kamış halkalarının fuji olmasına özellikle dikkat etmeliyiz her ne kadar artık çoğu markada bunlar normal özellikler halini almış olsa da. Bu bize ip misinalarımızı gönül rahatlığıyla kullanma imkanı verecektir. Bilindiği üzere ip misinalar zamanla normal halkaların seramiklerini aşındırmakta ve kamışın ömrünü tüketmektedirler. Bu yüzden ip misinanın aşındırıcılığını en aza indirecek tarzda olan fuji halkaları seçmekte büyük fayda vardır. Ayrıca halkaların geniş olmasına dikkat etmeliyiz. Atışımızı önemli ölçüde etkileyecek bir faktördür bu.

Kamışımızı seçerken kulaktan dolma bir şekilde direkt internetten almak yerine bizzat mağazalara girip elimize alıp dokunarak, tartarak, aksiyonuna bakmak için sallayarak ve benzer yöntemlerle bir fikir edinmeliyiz. Özellikle ağırlığına ve aksiyonuna dikkat etmeliyiz. Satıcı arkadaş da işinin ehliyse ondanda alacağımız fikirler tercihimizi belirlememize yardımcı olacaktır.

Genel olarak konuşursak M: medium (yumuşak), MH: medium-hard (yumuşak-sert) tipi kamışlar işimizi fazlasıyla görmeye yetecektir. Çok sert aksiyon istediğimiz noktaya doğru atmamızı güçleştirirken, çok yumuşak aksiyon ise sahtemizi atmak istediğimiz uzaklığa atmamıza engel olabilecektir.

Kamışımızın ağırlığı 160-250gr arası olması idealdir. Makinemizin de en azından 250-350gr arası olabileceğini de hesap edersek yaklaşık elimizde yarım kilogramlık ağırlık olacaktır. Fazlası yorar, ne kadar hafif o kadar zevkli bir av demektir. Bence dayanıklılıktan biraz ödün verip hafifliğe geçmenin çok faydası olacaktır bu sebeple.

Kamışımızın boyuna gelince ise en ideali 2,40m'dir. Medium sertlikteki kamışlarda bu boydan fazlasını asla önermiyorum atışınıza hiçbir ekstra artı sağlamıyor. Denize girip de avlanmaktan hoşlananlar için ise 1,80-2,10m idealdir. Daha düşük boydakileri de boyunuza göre seçebilirsiniz. Kayalıklardan ise MH sertlikte bir 2,70 veya en fazla 3,00 metrelik bir kamış tercih edilebilir. Ancak orta karar her zaman 2,40m'dir. Sizi asla üzmez bu boy.

Hafif kamış ve hafif makine kombinasyonları bize unutulmaz zevkte avlar yaşatacaktır. Makinemizi etraftan duyduklarımıza ve balık avı raporlarına bakarak da seçebiliriz. Ama spinning'te altın kural hafifliktir. Mutlaka 250gr'ı geçmeyecek bir makine kullanmamızda fayda vardır. Bence bu sebeple spinning yapacağımız hayvan orkinos gibi 200-300 metre misinamızı alamayacağına göre 2500 ila 3000 lik bir makine işimizi görmeye yeter diye düşünüyorum. Sahtelerimizi çekerken aksiyon vermemizi kolaylaştıran devir oranları 5'in üzerinde olmalıdır. Fazla teknik detaya girmeden misina haznemizin kullanacağımız kalınlıktaki misinadan 150m maksimum alacak büyüklükte olması yeterlidir. Bilya sayılarına çok fazla takılmayın. Piyasada genelde bu tarz orta sınıf makineler 2-3 bilyalıdır. Çok bilya çok kuvvet anlamına gelmez.

Spinning makineler önden ve arkadan kalama olarak ikiye ayrılırlar. Ön kalamadan şaşmayın derim ben. Arka kalamalar da sorun yaşayabilirsiniz daha karmaşıktırlar. Ön kalamaya oranla hiçbir ekstra artılarıda yoktur.

Makinelerde işimizi şansa bırakmadan piyasada en çok kullanılan birkaç markanın dışına çıkmadan seçimimizi yapabiliriz. Okuma veya Shimano çok büyük bir ihtimalle bizi üzmeyecektir. Ancak diğer markalardan da çok fazla beğenilen ve kullanılan modeller vardır. Bunları da kullanabilirsiniz. Çok kalitesiz olmadıkça makineler sizi fazla üzmeyecektir.

Makinenin ve misinanın her avdan sonra tatlı su ile yıkanıp kurutulması şarttır. Ayrıca ihtiyaç var ise arada birde yağlamasını yapabiliriz bunlar oldukça basit işlemlerdir. Makine bozulmadan önce önlemini almak her zaman bize yarar sağlayacaktır.

Misinalar atışımızı ve yapacağımız avı etkileyen başlıca faktörlerden birisidir. Monofilament ve braided olarak iki tür bize hitap eder. Diğer türlere girmeye lüzum yok. Mono (normal misina) olarak 0.22-0.25mm üstüne çıkmamalıyız. Braided (ip misina) ise en fazla 0.12-0.19mm olmalıdır. Tabi bunlar 9 kilodan büyük balıklarla sık sık karşılaşmayacağınızı farz ederek yapılmış tahminlerdir. Mono'da düşük hafızalı nispeten yumuşak, çekeri güvenilir misinalar tercih edilmelidir. Braided'da ise bilindik birkaç marka dışında macera aramamalıyız. Powerpro ve Berkley başlıca markalardan ikisidir. Misinamızın inceliği atış mesafemizi de önemli oranda etkileyeceğinden her zaman daha ince misinalardan kullanmaya çalışmalıyız.

Ana misinaya floro-karbon beden yapılması sık kullanılan bir yöntem olmakla birlikte bence gece avları için oldukça gereksizdir. Kullanacağımız floro-karbon misinanın ana misina ile uyumlu olması şarttır. Mesela ip misina kullanıyorsak floro-karbon misinamız eğer yeterli kuvvetli yapıda ve çekeri yeterli değilse sıyırma veya kesilme yapabilir. Bu da istenmeyen sahte ve balık kayıpları için risk oluşturacaktır. Ayrıca floro-karbon ile ana misinanın birbirine bağlanması ile oluşan düğüm sahtemizi atarken kamış fincanlarına çarparak atışımızı da olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte illaki floro-karbon kullanacağız diye de bir şart yok. Leader yani beden misinamızı şeffaf bir monofilament misina kullanarak da bağlayabiliriz. Yalnız özellikle çeker değerlerine dikkat etmemiz gerekiyor eğer ip misina kullanıyorsak çünkü ip misinada hata payı daha az. Leader'ımızı "albright knot" denen bir düğümle bağlarsak, atış esnasında nispeten daha az sorun yaşarız, fincanlara düğümün takılma sorunu açısından.

Avlandığımız bölgede, gün ortasında ve çok berrak bir denizde avlanmıyorsak ki zaten bu saydıklarım olumsuz şartlardır, ben ek bir floro karbon leader beden yapmayı gereksiz buluyorum açıkçası. Zaten avlanacağımız bölgede muhtemelen dalgalı veya berrak olmayan bir deniz olacaktır ayrıca zaman dilimi de gece, gün doğumu veya batımı olacaktır ki bunlar bizi asla floro-karbon leader'e iten sebepler olamazlar. Monofilament bir leader'da işimizi fazlasıyla görecektir.

Gün ışığının etki etmediği zamanlarda fark etmese de gün ışığı işin içine girdiğinde leader zorunlu bir seçenek olabilir özellikle levrekte. Diğer avcı balıklar genellikle gözü kara tabir ettiğimiz türden oldukları için eğer levrek peşinde değilsek leader kullanmamıza gerek yoktur ancak levrek hedefliyorsak leader kullanmamızda fayda vardır özellikle gece avlarının dışındaki zamanlarda.

Mono filament leader kullanmanın floro-karbona olan en bariz üstünlüğü, dişli diye tabir ettiğimiz yakalandıklarında atlayan, zıplayan, suyun dışına fırlayan hareketli balıkların bu hareketlerini esnekliği ile bertaraf edebilecek olmasıdır. Floro-karbon misinalar bildiğiniz üzere çok sert olduklarından böyle ani kuvvet artışlarında kırılma riskleri vardır bu da belki de hayatımızın balığını kaçırmamız anlamına gelmektedir.

Spin takımımız artık tamamlandı sayılır. Geriye son nokta olarak bir klips almak kaldı. Artık tek veya birkaç tane sahteyle avlananlarımız çok azınlıkta kaldığından çok avcı ve aksiyonları mükemmele yakın sağlayan bir yöntem olan "rapala düğümünü kullanmak gerçekten çok zorlayıcı olmaktadır. Çünkü değişen alışkanlıklarımız sonucunda her birimiz imkanlarımız elverdiği ölçüde belli bir sahte koleksiyonuna sahibizdir herhalde. Bu nedenle avlandığımız esnada sahtelerimizi değiştirmek istediğimizde bize büyük kolaylık sağlayacak rapala klipslerine artık muhtacız.

Burada kişisel tercihler değişmektedir. Kimimiz rapala klipslerini, kimimiz normal rulmanlı veya fırdöndülü klipsleri, kimimiz sadece fırdöndüleri, kimimiz ise klipsli fırdöndülerin fırdöndülerini çıkartıp sadece klipsini kullanmaktalar. Benim kendi tercihim ise bu iş için üretilmiş olan rapala klipsleridir. Okumanın çok kaliteli ve çeker değeri yüksek ürünlerinden memnun kaldığım için başka bir markayı denemeye gerek duymadım.

Sahte balık ile avlanma disiplininde bilindiği gibi çeşitli sahteler ile avlanmaktayız. Bunların çeşitli özellikleri ve renkleri piyasada mevut olmakla birlikte seçim yapmaktan çok genel olarak birbirimize önerdiğimiz üç beş marka ve model arasında kaldığımızı düşünüyorum. En azından yeniliklere açık ve denemekten çekinmeyen bu işe yeni katılmış arkadaşlarımıza bir faydası olur maksadıyla sahtelere ve özelliklerine birazcık değinmek istiyorum. Öncelikle sahteleri kullanma amacımız balığı kandırmak olduğuna göre yüzüş şekli ve renkleri avlaktaki balıklarla benzer olmalıdır. Bazen de balıklar kızgın dönemlerinde olurlar bu sebeple dikkat cekici renkte sahteler ile balığın sahteye saldırması sağlanmaktadır. Yani balık sahteye ya bölgesini korumak ya da beslenme amaçlı saldıracaktır. Avlanma esnasında sabır en önemli faktördür. Sahte bir yemle balığı kandırmak canlı bir yemle avlanmaktan çok daha zor ve uğraşı isteyen bir yöntemdir. Uzun ve yorucu saatlerin ardından alınacak güzel bir balık tüm yorgunluğu unuttursa da o zamana dek bekleyebilmek gerçekten zordur. Bu sebeple sahtemizin yüzüşünü devamlı gözlemlemeli, sanki gerçekten yaşıyormuşçasına ona hareket kazandırmaya uğraşmalı adeta bir çocuğun oyuncağıyla oynadığı gibi onunla oynamalıyız ve bundan zevk alabilmeliyiz yoksa uzun saatler boyunca avlanmak hele bir de balık vurmamış veya takip almamışsak gerçekten bezdirici olacak, belkide henüz yeni başladığımız bu uğraşı bırakacak veya sıkılıp yeterli özeni gösteremeyeceğizdir. Bu sebeple sabır bu av disiplininde en önemli faktördür.

Su üstü dediğimiz sahteler WTD (Walk The Dog) aksiyonu ile bilinen sahtelerdir. Atıştan sonra su üstünde batmadan dururlar çektiğimizde ise su üstünden gelirler. Bunların gagası yoktur. Çok şiddetli çekişlerde bir miktar suyun altına inerler ancak en verimli kullanımları WTD ile olur. WTD'yi ise kamışın ucunu hafif sağa ve sola oynatarak ve bir yandan da marinamızla çekerek rahatlıkla verebiliriz.

WTD'yi yapmamızdaki amaç ise doğal ortamı taklittir. Su üstünde zig zaglar çizen bir balık genel olarak gözlemlerime göre sabah çok erken saatte avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırdıklarında arada yaralanan ve tek başına kaçmaya çalışan balıktır. Yani cazip bir avdır tek başına ve yaralıdır. Bu sebeple yavaşça çekmeli arada da dinleniyormuş izlenimi vererek durdurmalıyız. Bu sahtelerin en çok sabah erken saatte iş yapmasının sebebi de yine aynıdır. Combalak diye tabir ettiğimiz su üstünde oluşan şapırtılar yani avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırma eylemi genelde bu saatlerde olur.

Popper diye tabir edilen sahteler ise ağız tarafları düz ve gagasızdırlar. Ağız tarafları düz olduğu için suyu şapırdatarak gelirler. Bu olayın gerçek hayattaki şekli ise avcı balık saldırdığında yem balıklarının can havli ile suyun dışına atlamalarıdır. Yani bunu taklit etmek için tek ve sert çekişlerle sahtemizi havaya çıkartmalı suyu şapırdatmalıyız. Kamışımızı aşağı ve yukarı sert hareketlerle kullanmalıyız. Combalakların ortasına yapacağımız atışlarda başarı oranımız artacaktır. Ayrıca hareket yok ise de şapırdatma sesine meraktan gelebilecek avcı balıklar olabileceğini de unutmamalıyız. Bu sahtelerde en çok sabah erken saatlerde iş yapan sahtelerdir yukarıda bahsettiğimiz sebep dolayısı ile.

Batarlı diye tabir ettiğimiz sahtelerdir. Genel olarak 3 tiptir. Az Batarlı, Orta Batarlı ve Derin Batarlı olmak üzere. Gaga boyları dalma derinliklerine göre uzamaktadır.

Genel olarak 0-30cm arası batarlıdırlar. Bu tip sahtelerin en çok işimize yarayan tarafları sabah erken saatlerde avlanmıyorsak su üstü sahteleri iş yapmayacağından bu sahtelere yönelebiliriz. Dipteki ilişkenlerden etkilenme oranları çok düşüktür. Doğal hayatta suyun az altından hızlıca yüzen balıklar görmüşüzdür. Bunlar ya tek olarak hızlıca kaçmakta ya da 2'li 3'lü gruplar halinde gezmektedirler. Genelde bu balıklar yavru balıklar olduklarından avcılar için değerli balıklardır. Bu balıklara saldırmaktan asla çekinmezler. Saldırı tarzları sığ suda dipte yatıp birden atak yapma şeklindedir. Bu tarz yüzen balıklar bazen yaralı balıklarda olabildiklerinden sahtemize vereceğimiz aksiyon ya hızlı ve ani kaçışlar ve duraksamalar olarak, düzenli ve hızlı çekişler ile olabilmektedir. Yavaş ve ritmik çekişler genel olarak iş yapmasa da istisnalar kaideyi bozmaz. Bu tip sahtelerin gagaları çok ufaktır. Az batarlı olmalarını bu ufak gaga sağlamaktadır.

Bu tip sahteler genel olarak 30-60-100-200cm kadar dalarlar. Hedefleri orta suda avlanan pelajik avcılardır. Kofana, iskarmoz, akya, ceylan gibi balıkları sayabiliriz. Orta suda genelde sağlıklı yem balıkları bulunduğundan aksiyonlarımız genelde devamlı ve hızlı sayılabilecek çekişler olmaktadır. Orta su avcıları hızlı hayvanlardır ve hızlı yemlere saldırmaya bayılırlar. Ayrıca hızlı çekmezsek floating grubu sahtelerin suyun yüzüne çıkma eğilimleri olduğundan istediğimiz derinliğe inemeyebiliriz. Fakat suspending yani askıda kalan modellerde yaralı hayvan taklidi yaptırtmak daha kolaydır. Bu sebeple yaralı hayvan aksiyonu vereceksek suspending modellerinden, hızlı ve sağlıklı aksiyon için ise floating grubundan secimimizi yapabiliriz. Lüfer ailesi kofanaya kadar olan boylarda genelde hızlı yem severler. Kofanada ise hızlı kaçış ani duraksamalarda iş yapmaktadır. Lüfer ailesi çok çabuk saldırganlaşan cinsten olduğundan işimiz nispeten kolaydır. Mesela ıskarmoz ise hızlı çekişleri çok sever çünkü kendiside son derece hızlı yüzen bir balıktır. Mermi gibi avına atlayıp yakalamaktadır genellikle. Bu sebeple ıskarmozda da hızlı çekişler ilk tercihimiz olmalıdır. Bu tip sahtelerin gagaları biraz daha uzundur.

Bu tip sahteler genellikle dipteki avcıları hedeflerler. Tatlı suda özellikle barajlar gibi ani derinleşen yerlerde, denizde ise falez gibi kayalık ve ani derinleşen yerlerde iş yaparlar. Denizde özellikle lagos ve sinarit gibi dip avcılarına suspending (askıda kalan) veya sinking (dibe batan) özellikli olanları ile başarılı denemeler yapabiliriz. Floating'leri ise hızlı çekmemiz gerekir çünkü dibi bulmamız ve o derinlikte kalmamız nispeten zordur. Ayrıca sahtenin beden misinasının ucuna ağırlıkta ekleyebiliriz. Bunu özellikle İstanbul Boğazı'nda başarıyla uygulayan arkadaşlarımız var. Aynı yöntemle pekala sinaritde alınabilir yeterki balık olan mera tespit edilsin. Bu tip sahteler 2 ila 3-4 metrelere kadar hatta 7 metreye kadar dalabilen sahtelerdir. Yalnız çok fazla derine dalan modellerden ziyade az dalanlara ağırlık uygulamalıyız çünkü dibe taktırabiliriz. Bu sebeple kurşun eklenmiş takımla dipte çalışacaksak 1 metre dalarlı sahtelerden daha fazlasını denemek risktir.

Bu tip sahtelerin gagaları diğerlerine nispeten oldukça uzundur. Gaga ne kadar uzunsa batarı da o derece artmaktadır.
ri
Sahte renkleri kataloglarda görüldüğü üzere çok çeşitlidir. Peki biz bunların hangilerini seçmeliyiz? Şuna emin olun ki hiçbir sahte laf olsun diye üretilmez. Mutlaka işe yaradığı koşullar oluştuğunda iş yapacaktır. Bazı renkler tatlı suda bazıları ise tuzlu suda iş yapar. Herkesçe bilinen ve denenmiş renkler malumdur. Genellikle bizler en doğal renkleri severek tercih etsek de doğal renkler her zaman iş yapmazlar. Mesela su çamurluysa olabilecek en parlak renkler hatta kaşıklar iş yapmaktadır. Çünkü balık ancak bu tarz sahteleri o bulanık suda seçebilmektedir. Balığın sahtemizi görerek saldıracağını unutmamalıyız. Canlı veya ölü yemlerde koku faktörü de önemlidir ve başarıyı artırır. Ancak sahte ile avlanmada koku olayı bazı istisna sahteler hariç yoktur. Bu sebeple balığa sahtemizi görme şansını vermek ana hedefimiz olmalıdır. Renk konusunda mesela sardalya modelini ele alalım. Mart Nisan gibi Ege'de bir sardalya bolluğu olduğunu varsayarsak muhtemelen avlayacağımız hayvan da bol bol sardalya bulduğuna göre bu tip bir sahteye rağbet edecektir. Bazı durumlarda ise mesela avcı merada gümüş yiyorsa sahtemizi buna göre seçmeliyiz. Ancak illaki gümüşe benzer sahte iş yapacak demek yanlış olur. O sırada merada bulunan seyrek de olsa avcı balığımızın daha çok sevdiği daha lezzetli bulduğu bir yemlik balık sahtesi de pekala iş yapacaktır. Bu sebeple öncelikle meramızı iyi tanımalı hangi yemlik balıklar ve de hangi avcılar bulunduğunu veya bulunabileceğini iyi kavramamız elzemdir. Sahte ile avcılığı diğer disiplinlerden daha komplike yani karmaşık yapanda bu faktörlerdir. Gündüz veya gece, hava koşulları, suyun bulanıklık derecesi ve sıcaklığı ve mevsimler. Bunların hepsi ayrı birer faktördür ve seçeceğimiz sahteyi etkileyecek unsurlardır. Bu yüzden avlamak istediğimiz hayvanı iyice araştırmalı huyunu suyunu iyi bellemeliyiz.

Mesela alabalık olmayan bir gölde alabalık yavrusu şeklinde bir sahteyle turna avlamak ne kadar mantıklıdır? Turna yapısı itibariyle saldırgan ve obur bir hayvan olsa da bu rengi seçmek işimizi gölde bulunan bir yemlik balığa benzer sahte ile avlanmaya oranla güçleştirecektir.

Bazı sahteler ise sarı kırmızı ve değişik alacalı bulacalı renktedirler. Bunlar ise genellikle balığı tahrik etmek saldırmaya teşvik etmek içindirler. Bunlardan da her ihtimale karşın yanımızda birkaç adet bulunması her zaman iyidir.
Sahtelerimizin ağırlıkları kullanacağımız kamıştan seçeceğimiz misinaya pek çok detayı etkiler. Atış erimimizi sahtenin sadece ağırlığı değil aynı zamanda aerodinamik yapısı da etkileyecektir. Bu sebeple belli başlı markaların sahteleri günümüzde tasarım ve teknoloji olarak üstünde oldukça çalışılmış denemeler yapılmış modellerdir. Mesela Daiwa'nın patentli ağırlık sistemi, İma ve Tackle house manyetik sistemleri gibi. Bunların hepsi birer mühendislik çalışmasıdır. Fazla abanarak değil doğru atış stiliyle çok daha uzaklara erişebilmemize imkan tanırlar.

Sahtelerimizin ağırlıkları aynı zamanda batan modellerde de önem arz eder. Sahte ne kadar ağırsa o kadar hızlı dibi bulacaktır. Floating yani yüzen modellerde bunun önemi yoktur ancak Sinking yani batan modellerde bu detay oldukça önemlidir. Mesela çok derin bir avlakta sinking kullanıyorsak bir an önce dibi bulmasını sağlamak için nispeten ağır sahtelere yöneleceğizdir. Ancak daha sığ bir avlakta dibi çabuk bulup takılmaması içinde ağırlığı nispeten hafif bir sahteye yöneliriz.

Sahtemizin boyu aşırı agresif türler haricinde avlayacağımız balık için önemlidir. Öncelikle hedef balığımızı ürkütmeyecek boyda olmalıdır. Büyük sahte her zaman büyük balık demek olmasada nispeten büyük sahteleri daha büyük balıklar için kullanmaktayız.
Mevsim itibariyle de sahtemizin boyu önem arz eder. Sizlere bizzat tecrübe ettiğim bir olayı anlatmak isterim: Bir yaz sabahı ıskarmoz hedefiyle avlanırken ve bu balığın Daiwa Saltiga'ya olan düşkünlüğünü bildiğimden bu sahte ile deneme yapıyordum. Ancak Mart ayından Mayıs'a kadar gayet güzel bu sahteye saldıran bu balık nedense hiç ortalarda görünmüyordu. Suyu seyrederken birden bir ıskarmoz gördüm. Gözümün içine baka baka kenarda taşların arasında yumurtadan yeni çıkmış ispari yavrularına saldırdı ve adeta çekirdek çitler gibi tek tek hepsini toplamaya başladı. Benim sahtem bu balığın o anki hedefine göre gayet büyük kalmıştı. Dibinden o kadar atış ve aksiyonuma tepki bile vermedi. O gün elim boş ama yeni bir şey öğrenerek meradan ayrıldım. Sanırım yaz aylarında avcı balıklarımızın avının nispeten neden daha zor olduğunu bu olay açıklamaktadır. Yavru ve bol bulunan yemlik balıklar gayet kolay av olmaktadırlar ve hedefimiz olan balıklarda bu kadar bol ve kolay bir av varken yerlerinden kıpırdamadan şişmanlamayı avlanmaya tercih etmektedirler. Ancak istisna olarak gerçekten yaralı ve çok lezzetli buldukları iri boyda bir sardalyaya veya kolyosa muhtemelen hayır demeyecektirler. Bizimde avlanma tarzımız gayet yavaş ve gerçekten yaralı bir balıkmış izlenimi vermek olmalıdır sahtemize.

Sahtemizin mevsim olarak boyunun ayarlanması bu sebeple önemlidir. Kışın gayet iri boyda olan ve genelde kolay av olmayan yemlik balıklar işimizi kolaylaştırmaktadırlar. Yazın ise bol bulunan yemlik balıklar adeta avımızı köreltmektedir. Bu sebeple sahte boylarımızı buna göre seçmeliyiz. İş yaptığına inandığımız modelden birkaç boyda edinmek her zaman işe yarayacaktır. Ne kadar hazırlıklı olunursa o kadar iyidir yani.

Sözün özü bu bahsettiğim durumlar hem tatlı su hem tuzlusu için geçerli olup bilgiler daha fazla çeşitlendirilebilir. Sahte balıklar dışında başlı başına bir jighead ve çeşitli uygulamalar ile silikonlar, kıyı jigleri, kaşıklar vs. bir sürü daha çeşit vardır. Her biri ayrı ayrı ele alınması gereken konulardır.
09-12-2021, 03:01 PM
Yorumlar : 0 • Okunma : 1989
Yem çeşitleri her balığa göre değişiklik gösterir. Yemlerin türleri ve çeşitleri oldukça fazladır. Hepsini açıklamak mümkün olmadığından, listeden seçeceğiniz yem üzerine araştırma yapabilirsiniz. Yemler, canlı ve cansız olmak üzere ikiye ayrılır. Tekgöz, garos ve kuyrukaltı yemler canlı yemlerdir ve bunları genellikle usta balıkçılar kullanır.
  • Midye İçi Yemi: İzmarit, isparoz, karagöz gibi balıkları yakalamak için kullanılır.
  • Sulines: Midyeye benzer bir yem türüdür, mercan, karagöz, mırmır balıklarının yakalanmasında verimli bir yem olduğu bilinir.
  • Yengeç: Çipura ve levrek avında en etkili yemlerdendir.
  • Karides: Levrek, ofroz, mercan gibi balıkların avlanmasında kullanılır. Çalı karidesi adı verilen küçük cinsler en sık kullanılan karides yemleridir.
  • Tekgöz Yem: İstavritlerin başları kuyruk kısımına kadar ortadan ikiye bölünür, böylece balığın her iki yüzü de yem olarak kullanılabilir. Eğer torik balığı ya da palamut yakalamak istiyorsanız, iğnenize yemin baş tarafını, lüfer yakalamak için ise kuyruk tarafını takmalısınız.
  • Garos Yem: Bu yem türü balıkların iç organlarından elde edilir. Fakat bu organlar bütün biçimde parçalanmadan kullanılmalıdır. Bu yemi büyük balıkları yakalamak için kullanabilirsiniz.
  • Toprak solucanı, hamur yemler, mürekkep balığı, balık ciğeri, deniz kabukları, sardalye, mamun, teke, akyem, madya ve kurt ise kullanılan diğer yem çeşitleridir.

[Resim: balik-avi-teknikleri-malzemeleri-ihtiyac...tasi-6.jpg]

maltepe escort ataşehir escort anadolu yakası escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort şerifali escort üsküdar escort erenköy escort ataşehir escort ümraniye escort şerifali escort samandıra escort pendik escort kurtköy escort kartal escort gebze escort tuzla escort bostancı escort göztepe escort beykoz escort suadiye escort escort bayan seks hikaye ankara escort izmir escort maltepe escort pendik escort escort bayan anadolu yakası escort riva escort acıbadem escort ataşehir escort kadıköy escort maltepe escort kadıköy escort pendik escort ataşehir escort kadıköy escort göztepe escort maltepe escort bostancı escort ankara escort kocaeli escort